Asya, Güney kore, Genel

GÜNEY KORE’YE GİTMEDEN BİLİNMESİ GEREKENLER

Büyük Uzakdoğu seyahatimizin Japonya ayağını uzun uzadıya anlattıktan sonra sıra geldi Güney Kore’ye. Dünya’nın her bir köşesini görmek için yanıp tutuşan ben her ne hikmetse Kore’ye gelince yeni gelin misali bir nazlanma durumuna giriyordum. Son dönemde pop gruplarıyla, sinemasıyla, binbir çeşit kozmetik ürünüyle ve hayatımızın her alanında yer bulmuş markalarıyla Kore kültürüne oldukça sık maruz kalmamıza rağmen nedendir bilmem ama Güney Kore hiçbir zaman ölmeden önce mutlaka görülecekler listemde olmadı. Bir Japonya’nın bir Çin’in bende yarattığı heyecanı yaratamadı bir türlü. Ama bu durum gidip de oraları keşfetmemize engel değil tabi ki. Anlayacağınız üzere bu yazımda günümüzün yükselen trendi ve ergenlerin hayali Güney Kore ile ilgili seyahat öncesi ihtiyaç duyabileceğiniz genel bilgileri paylaşmak üzere huzurlarınızdayım. 

Genel Bilgiler

  • Wikipedia’nın tanımı ile Güney Kore, Kore yarımadasının güney kısmını oluşturan ve Kuzey Kore ile kara sınırını paylaşan Doğu Asya’daki bir ülkedir. 1948 yılında Cumhuriyet rejimine geçmiştir.
  • Seul (biz Seul diyoruz ama Koreliler ağızlarını doldura doldura Sool, Soul gibi bir şeyler diyorlar), Güney Kore’nin başkenti ve en büyük şehridir. Çevresi ile birlikte nüfusu 25 milyonu buluyor. Ülke nüfusunun yarısı bu şehirde yaşıyor.
  • Güney Kore bayrağı, ‘Taegeukgi’ olarak bilinen, beyaz zemin üzerine mavi ve kırmızı şekillerle renklendirilmiş bir bayraktır. Etrafındaki sembollerle birlikte ülke için önemli olan felsefeleri, ülkenin kültürünü ve değerlerini yansıtır.
  • Güney Kore para birimi Won’dur. Seul için söylüyorum havalimanında, metrolarda, turistik noktalarda ve hatta marketlerde exchange yapabileceğiniz makineler ve ofisler bulunuyor. Yani tarlayı satıp Güney Kore’ye paraları çatır çatır yemeye gelmiş orta yaş krizindeki amcalar gibi cebinizde tomarla para ile gezmenize gerek yok. İhtiyacınız olduğu kadarını kolayca exchange yapabilirsiniz. 
  • Güney Kore günümüzde Dünya’nın en büyük 10. Ekonomisidir. Bunun yanında Dünya’nın en büyük 9. İthalat ve ihracatçısıdır. 2014 yılından bu yana 6 yıl boyunca Bloomberg İnovasyon Endeksi tarafından Dünya’nın en yenilikçi ülkesi olarak seçilip duruyor. 1953 yılında Kore Savaşı’nın sona ermesinden sonra ülkede doğru yerde doğru hamlelerin yapılması ile ülke ekonomisi çok hızlı bir şekilde yükselmeye başlamış. Samsung, Hyundai, Kia, Asiana Airlines, Missha, LG, FILA… Günlük hayatımızda sıklıkla kullandığımız bu ürünlerin hepsi Güney Kore merkezli. 
  • Güney Kore sadece ekonomide değil, her anlamda çok gelişmiş bir ülke. Güney Kore vatandaşları dünyanın en hızlı internet erişimine, dünyanın en yüksek kalitede sağlık hizmetine ve dünyanın en kaliteli eğitim sistemine sahipler. Eğitime özellikle çok önem veriyorlar. Üniversite diplomasına sahip olmayanlara ikinci sınıf muamelesi yapılıyor. Seul’ü gezerken, özellikle İmparatorluk Sarayı gibi şehrin tarihi bölümlerinde, başlarında öğretmenleri ile ders anlatan, birbirleri ile interaktif eğitim yapan bir çok öğrenci grubu ile karşılaşıyorsunuz.
  • Ülke bu gelişmişlik ve zenginlik seviyesine kolay ulaşmamış tabi. Özellikle yakın tarihi savaşlar ve siyasi sorunlarla dolu. Kuruluş mitolojisine göre Kore, tarihi antik bir Kore devleti olan efsanevi Joseon’un M.Ö. 2333 yılında Dongun tarafından kurulması ile başlar. Sonrasında yüzyıllar boyu hep Çin ve Japon istilaları ile uğraşır durur. 1943 yılında ABD ve Sovyetler arasındaki Soğuk Savaş Kore’yi ciddi anlamda etkiler. Kuzeyinde Sovyetler Birliği, güneyinde ise ABD’nin etkili olması nedeni ile Kore Yarımadası’nda iki ayrı hükümet kurulur. Bu durum 1948 yılında Kore’nin Kuzey ve Güney olarak, kendi siyasi iradeleri olan iki ayrı devlet oluşmasına neden olur. Bu sefer de bu iki devlet arasında sürekli gerginlikler yaşanmaya başlar. En sonunda 1950 yılında Kuzey Kore sebepsiz bir şekilde Güney Kore’yi işgal eder. İşgal karşısında Güney Kore’nin BM’den yardım istemesi üzerine Türkiye’nin de içinde bulunduğu 16 ülke askerinin katıldığı 3 yıl süren Kore Savaşı başlar. Savaş bittiğinde tam anlamıyla harabeye dönmüş olan Güney Kore, sonrasında yaşadığı siyasi iktidarsızlıklar ve çalkantılı dönemleri atlatıp doğru teknolojik ve ekonomik hamlelerle dünya devi olmayı başarır. 
  • Güney Kore insanı nazik, sıcakkanlı, saygılı ve gözlemleyebildiğim kadarıyla çok da disiplinli. Bu kadar zengin ve gelişmiş olmalarına rağmen Avrupalılar gibi kasılaraktan küçük dağları biz yarattık modunda değiller. Ya da ellerinde şarapları ile gün boyu cafelerde gevşek gevşek oturup lak lak yapmıyorlar. Arı gibi sürekli çalışıyorlar. Fazlasıyla da yardımseverler. Seul metrosunda orta yaşlı koreli bir amcaya çıkışı sorduk. Amca tek kelime ingilizce bilmediğinden ne dediğimizi anlamıyor sadece yardıma ihtiyacımız olduğunu biliyordu. Ama bizi anlamadığı için yardım edebilecekken de edemiyordu haliyle. Yaşadığı bu paradoks amcayı yedi bitirdi resmen. Yanındakilere gitti, bizi gösterdi, ne dediğimizi anlamaya çalıştı, olmadı. Bir süre yanımızda ilerledi, olmadı. El kol yordamıyla anlaşmaya çalıştık, olmadı. En son arkasını dönüp faydalı olamamanın verdiği acıyla üzgün üzgün bizden ayrıldı. Güney Koreliler genel olarak içe kapanık ve utangaç insanlar ancak bir sorununuz olduğunda yerli halkın elinden geldiğince yardımcı olmaya çalışacağından eminim.
  • Güney Kore insanında bir güzellik takıntısı mevcut. Yalnız bu takıntı öyle böyle değil bildiğiniz güzellikle kafayı bozmuşlar. Sadece kadınlar değil erkekler de bu akıma katılmış durumda. Kore’deki genç erkekler aşırı derecede tüysüz ve pürüzsüz ciltleri, milimetrik alınmış kaşları ile antik yunan heykeli gibi ortada geziyorlar. Kore’deki güzellik anlayışı; büyük göz, minicik bir burun, pürüzsüz bembeyaz bir cilt ve çöp gibi zayıf bir beden. Aslında sadece Kore’nin değil tüm dünyanın kadınlara dayattığı güzellik algısı bu şekilde ama Koreliler buna ulaşmak için kozmetik ürünlere su gibi para akıtmaktan ve estetiğin her türlüsünü yaptırmaktan çekinmiyorlar. Sırf Gangnam bölgesinde 500’ün üzerinde estetik kliniği bulunuyor. İnsanlar artık birbirlerine doğumgünü hediyesi olarak burun estetiği, göz estetiği falan hediye etme noktasına gelmişler.
  • İlginçtir Güney Kore Dünya’da intihar oranının en yüksek olduğu ülkelerden biri. Bu kadar zenginlik ve gelişmişlik içinde yüzerken, her tarafında ayrı bir savaş olan Ortadoğu’dan bu kadar uzakken, Dünya’nın en homojen nüfus yapısına sahipken ‘dertleri ne acaba??’ diye geçiriyor insan içinden haliyle. Ama onların da bir derdi var işte. O da uzun çalışma saatleri. Kore insanı deli gibi çalıştığından ve okullarda uzun saatler boyunca çılgınca eğitim gördüğünden bu durum bazı insanları bayabiliyor. Çalışmak iyi güzel hoş da fazlası fazla işte. Koreli de olsan tahammül edemiyorsun bir noktadan sonra.
  • Bir çok batılı ülkede 13 sayısının uğursuz kabul edilmesine alışığız. Ancak Güney Kore’de bu akıma bir de 4 sayısı ekleniyor. Evet Kore’de 4 sayısı uğursuz kabul ediliyor efendim. Bu olayın temeli Kore dilinin de köken aldığı Mandarin Çincesine dayanıyormuş. Korecede “4” sayısı ile “ölüm” sözcüklerinin okunuşları aynı olduğundan bu sayıyı mümkün olduğunca hayatlarından çıkarmaya çalışmışlar. Mesela asansörlerde 4. kat atlanmış, binalarda 4. daire yok, sokaklarda 4. sokak, 4. blok gibi kavramlar yok. Bu duruma “tetrafobi” adı veriliyor. Tetrafobi sadece Güney Kore’de değil Çin, Tayvan, Japonya, Kuzey Kore gibi ülkelerde de yaygın bir şekilde görülüyor.
  • Güney Kore ve Japonya seyahatimizde rahatlığına çabuk alıştığımız ve ülkemizde yokluğunu en çok hissettiğimiz şey tuvaletler oldu. Yok efendim gelişmişlikmiş, demokrasiymiş bilmem neymiş hepsi hikaye. Günün sonunda akıllarda kalan tek şey o muhteşem popo ısıtmalı tuvaletler. İnsan rahata o kadar çabuk alışıyor ki sanki dersiniz doğduğumuz günden beri popomuzu ısıtmalı tuvaletlere koyup her seferinde suyla değişik masajlar yaptırıyoruz. Size önerim seyahatiniz süresince Uzakdoğu’dan başka yerde göremeyeceğiniz bu tuvaletlerin tadını çıkarın.
  • Kore geleneksel giysisinin adı Hanbok‘tur. 100 yıl kadar önce hem erkekler hem de kadınlar bu rahatsız edici şeyi günlük kıyafet olarak giyerlermiş. Günümüzde ise düğün ve cenaze gibi özel günlerde geleneklerine düşkün bazı Koreliler tercih ediyor. Güney Kore’de gezerken hızınızı alamayıp durumu bir adım daha öteye taşımak isterseniz gün boyu Hanbok kiralayabilirsiniz. 2023 tarihi için günlük kira ücreti 10.000 Won’du. Bu tür ülkeler enflasyon nedir bilmediği için muhtemelen yıllar sonra da bu fiyat aynı olacak. Birçok turist kiralamıştı açıkçası, çok da sevimli duruyordu. Başka zaman olsa eğlence olsun diye belki düşünebilirdik ancak hava o kadar sıcaktı ki bu aşırı turistik aktivasyonu gerçekleştirmeyi aklımızdan bile geçiremedik.

Buraya kadar olan kısımda Güney Kore’nin tarihi, insanı, yaşantısı ile ilgili genel bilgiler verdim. Bundan sonrasını soru cevap şeklinde gidelim. 

Güney Kore Türklere vize istiyor mu??

Soru cevap kısmına bizi en çok ilgilendiren konudan başlayalım istedim. Bu noktada size çok güzel bir haberim var; Güney Kore T.C. vatandaşlarının 90 güne kadar olan ziyaretlerinden vize istemiyor. Ancak Güney Kore’yi ziyaret eden Türk vatandaşlara elektronik seyahat izni sağlayan K-ETA belgesini almayı zorunlu tutuyor. K-ETA cep telefonunuza uygulamasını indirip cüzi bir miktar ödeyerek kolayca başvuru yapabileceğiniz bir uygulama. K-ETA’yı seyahatinizden maksimum 30 gün, minimum 72 saat önce almak zorundasınız. Genelde cevap maili birkaç günde hızlıca geliyor ancak ne olur ne olmaz diyerek işinizi son ana bırakmamanızı öneririm. Seyahatinize 15-30 gün kala K-ETA işini halledin. K-ETA hakkında detaylı bilgi için buraya tıklayabilirsiniz. Gerçi son dönemde okuduğum bazı yorumlarda K-ETA’lara sıklıkla red geldiğini söyleyenler olmuş ama biz 12 saat içerisinde kabul cevabı aldık ve ülkeye girerken de hiçbir sorun yaşamadık.

Türkiye’den Güney Kore’ye ulaşım??

Elektronik vizemizi aldık, artık Güney Kore’ye gidebiliriz. Türkiye’den Seul’e direkt olarak THY, Asiana Airlines ve Korean Airlines ile ulaşabilirsiniz. Özellikle uzun uçuşlarda her zaman için önceliğimiz THY olmuştur ancak bu sefer çok daha ekonomik olduğundan dolayı Seul’e giderken Asiana Airlines’ı tercih ettik. Bayağı memnun kaldık diyebilirim. Uçaktaki ikram, hizmet, temizlik, konfor her şey gerçekten çok iyiydi. Bir daha Güney Kore’ye gitsem THY’ye bakmam bile. Size de önerim; Kore uçuşlarında THY için ısrarcı olmanızda kesinlikle gerek yok, Asiana ve Korean Airlines ile hem daha ekonomik hem de bayağı kaliteli bir uçuş keyfi yaşayabilirsiniz. Eğer aktarma yapmak ile ilgili bir problemim yok diyorsanız Doha, Dubai gibi şehirlerden aktarma yapan Qatar Airways, Emirates gibi havayolu şirketlerinden uygun fiyata bilet bulabilirsiniz. 

Güney Kore’ye ne zaman gidilir??

Güney Kore ülkemiz gibi dört mevsimi yaşayan bir ülke. Ancak kışlar Sibirya etkisi nedeniyle kuru ve soğuk, yazlar ise Muson etkisiyle sıcak ve nemli geçiyor. Güney Kore’yi ziyaret için en uygun mevsimler ise kesinlikle ilkbahar ve sonbahar. Ülkenin kışını bilmem ancak yaz aylarında ziyaret etmiş biri olarak nemin inanılmaz boğucu ve gezmeye engel teşkil edici bir etmen olduğunu söyleyebilirim. Ziyaretinizi nisan-mayıs ya da eylül-ekim aylarına denk getirmeniz gezi konforunuz açısından size avantaj sağlayacaktır.

Güney Kore’ye kaç gün ayırmalı??

Güney Kore’nin en turistik, en popüler iki şehri; Seul ve Busan. Bunlardan Seul’e 3 gün Busan’a ise 2 gün ayırmanız yeterli. Vaktiniz elverirse Jeju Adası, Gyeongju, Incheon, Gwangju gibi şehirler de görülmeye değer. Ancak Güney Kore’ye kısıtlı zaman ayırdıysanız ve sadece bir şehir görme hakkınız varsa Kore kültürünü ve modern yaşantısını en iyi gözlemleyebileceğiniz Seul’ü seçmenizi öneririm. 

Güney Kore içerisinde ulaşım nasıl sağlanır??

Türkiye’den Güney Kore’de sadece Seul’e direkt ulaşım sağlayabiliyorsunuz. Eğer Güney Kore içerisinde şehir değiştirecekseniz Seul’den bir şekilde aktarma yapmanız gerekiyor. Güney Kore’de bir şehirden bir şehire gitmek için;

  • Havaalanlarının sıkıcı ve bunaltıcı prosedürleri sizi yormuyorsa uçak tercih edebilirsiniz. Ancak diğer seçeneklerin ve güvenliğin bu kadar gelişmiş olduğu küçücük bir ülkede uçağa ayrılacak zaman, para ve enerji bence çok gereksiz.
  • Uzakdoğuda şehir değiştirmenin en eğlenceli ve pratik yolu tren tabi ki. Buraya tıklayarak Güney Kore’nin hızlı tren sistemi KTX ile ulaşım sağlayabilirsiniz. Fakat trenle ulaşım otobüse göre daha pahalı bir seçenek. 
  • En ekonomik seçeneğimiz ise otobüs. Güney Kore’de her şehirde bizdeki otobüs terminalinin karşılığı olan Express Bus Terminal bulunuyor. Hemen her şehre yarım saatte bir otobüs bileti bulabiliyorsunuz. Fiyat olarak da hızlı trenin yaklaşık 1/3 maliyetine denk geliyor. Güney Kore’de seyahat için otobüsü rahatlıkla tercih edebilirsiniz.

Güney Kore güvenli bir ülke mi??

Güney Kore Dünya’nın en güvenilir ülkelerinden biri. Bunu ben değil yapılan araştırmalar söylüyor. Güney Kore birçok şirket tarafından her yıl tekrarlanan, ülkelerin suç ve güvenlik endeksi gibi araştırmalarda güvenliğin nirvanası olarak bildiğimiz Norveç, İzlanda, Danimarka gibi ülkeleri geride bırakarak Dünya birincisi olmuş. Tabi ki turist olarak hep temkinli olmakta fayda var ancak şu bir gerçek ki çölde kutup ayısına denk gelecek kadar bahtsız bedevi değilseniz Güney Kore’nin kendi vatandaşından zarar görme ihtimaliniz çok düşük. Bu toprakların en büyük tehlikesi Kuzey Kore’nin şımarık lideri. Kendisinin canı sıkılıp da Güney Kore’ye bir nükleer füze atayım demezse kolay kolay bir problem yaşamazsınız.

Güney Kore seyahatinde dil problemi yaşanır mı??

Korece tek kelimesini bile anlamayacağınız garip bir dil. Zaten korelilerin de “bu alfabe ile dünyaya açılalım, korece kırmızı çizgimiz, gelen bize uysun korece öğrensin kardeşim, anlamayan da gitsin” gibi bir iddiaları yok. Kırsalı nasıldır bilmem ama Seul’de tabelalardaki yönlendirmeler konusunda hiç sıkıntı yaşamadık. İngilizceyi sular seller gibi konuştuklarını söyleyemem ancak Japonlara göre bir tık daha iyi olduklarını söyleyebilirim. Biraz İngilizce, biraz Google translate biraz beden dili üzerine de Güney Kore insanının takıntı seviyesindeki yardımseverliği ile anlaşabiliyorsunuz. Dil bu topraklarda sıkıntı yaşayacağınız bir konu değil.  

Güney Kore’de internet erişiminde sorun yaşanır mı??

Sabahtan beri Güney Kore şöyle gelişmiş, böyle yenilikçi falan deyip duruyoruz. Dünya’nın en hızlı internetinin olduğu ülkede turist olarak internet erişim sorunu yaşayabilir misiniz sizce? Mümkün mü yani böyle bir olasılık. Tabi ki değil. Güney Kore’de sokakta, metroda, otobüste hemen her yerde wifi mevcut zaten. Havaalanında iner inmez turistler için satılan sim kartlar da mevcut ama bana sorarsanız buna hiç gerek yok. Public Wifi ler gayet yeterli geliyor.

Güney Kore’de sigara içmek problem mi??

Sigara içenler için Güney Kore tam bir kabus diyebilirim. Sigaranızı tüttürerekten Kore sokaklarını gezme lüksünüz yok maalesef. Sadece kapalı mekanlarda değil sokakta, caddede, ovada, bayırda her yerde sigara içmek yasak. Çaktırmadan içeyim deseniz kafanızı kaldırdığınız her yerde sizi gözetleyen 3-5 kamera mevcut. Tek şansınız sigara kabinleri. Bu kabinler de öyle çok yaygın bulunmuyor açıkçası. Koskoca Seul’de sadece çok merkezi bir iki noktada karşımıza çıktı. Sigara içemezsiniz diyerek tiryakilerin gözünü korkutmayalım da olaya iyi yanından bakmaya çalışalım; Güney Kore sigarayı bırakmak için iyi bir başlangıç olabilir diyelim.

Güney Kore temiz mi??

Japonya kadar olmasa da Güney Kore de temiz bir ülke. Gerçi internette Güney Kore ile ilgili bilgi toplarken temizlik konusunda milletin saydırmış olduğunu gördüm ama ben kendi adıma kirli bir ortam görmedim. Yalnız hem Japonya’da hem Güney Kore’de çöp kutusu konusunda sinir bozucu bir durum olduğunu söyleyebilirim. Hiç bir yerde çöp kutusu yok. İnsanlar çöplerini evde ayrıştırarak atmak üzere gün boyu ellerinde ya da çantalarında taşıyorlar. Onlar açısından iyi olabilir ama ben Seul’de sadece 2 günü olan gariban bir turist olarak tüm şehri elimde buruşmuş bir kahve bardağı ile gezmekten zevk almadım açıkçası. 

Güney Kore’de din??

Güney Kore’de devletin dini yoktur. Toplumunun yaklaşık %56’sı ateist (Güney Kore Dünya’da ateizmin en yüksek olduğu ülkelerden biri). Ateizm dışında en yaygın inanışlar Hristiyanlık ve Budizm. Seul’de şehrin her yerinde kilise ve budist tapınakları bulunuyor. Kilise bildiğimiz kilise ancak Budist tapınakları ve ritüelleri haliyle bize ilginç geliyor. Etrafta ibadetini yerine getiren insanlara saygılı olmak şartı ile budist rahiplerin yapmış olduğu ayinlere katılabiliyorsunuz. Bu esnada gerçekten de değişik görüntüler yakalamak mümkün. Tapınağın önündeki kedi heykelinin bıyıklarını öpüp önünde transa geçen insanlar gördü bu gözler. Tabi kimseyi inanışı açısından yargılamak haddimiz değil, bu amaçla yazmadım bunu. Ben farklı bir şey demek istiyorum. Ortamın ilginçliğine kapılıp insanları rahatsız ederek her şeyin fotoğrafını ve videosunu çekmeyin, hoşlanmıyorlar. Sonuçta bize ne kadar değişik gelse de orada bulunan insanlar o anda inandıkları ve kutsal kabul ettikleri şeylere hizmet etmeye belki de iletişim kurmaya çalışıyorlar. Yine ibadethanelerde veya tapınakların dışında gördüğünüz budist rahiplerin fotoğraflarının çekilmesi de hoş karşılanmıyor. Bu konularda saygılı olmaya özen gösterin.

Seul seyahatinizde tabi ki Budist Tapınakları ve saçını başını kazıtmış, dünyadan elini ayağını çekmiş rahipler karşınıza çıkıyor ancak eğer amacınız daha mistik bir şeyler görüp Budizmin dibine vurmaksa Güney Kore buna çok uygun bir ülke değil. Budizmi daha yoğun hissedebileceğiniz Tayland, Nepal, Kyoto gibi yerler gibi insanı dünyadan koparıp da farklı bir aleme götürmüyor maalesef. Bu anlamda daha yüzeyel bir tecrübe sunuyor.

Kore yemekleri??

Önemli bir meseleye geldik. Sanırım Uzakdoğu’ya gidecek olan herkesin aklında “ne yer ne içeriz?, bu konuda zorluk yaşar mıyız?” gibi sorular dönüp duruyordur. Online platformlar aracılığıyla Kore kültürünün her geçen gün daha fazla parlatılıp bize pazarlanmasıyla Kore mutfağı da oldukça ünlü olmaya başladı. Son dönemde ülkemizde bir çok Uzakdoğu ve Kore restoranının açılması ile bazı yemeklere aşinayız ama tabi ki bunları kendi topraklarında yemek çok farklı olabiliyor. Meksika yemeğinin her türlüsünü büyük bir iştahla mideye indiren ben San Diego’da Meksikalıların işlettiği, California’nın en ünlü Meksika restoranına gittiğimde yemeklerden tek bir çatal bile alamamıştım. Anlayacağınız bu mevzuda hayaller ve hayatlar farklı olabiliyor. 

Merak etmeyin Uzakdoğu’ya geldiniz diye kimse kollarınızdan tutup da zorla okyanusun derinliklerinden çıkarılmış nadir görülen kabuklu bir canlıyı ağzınıza sokacak değil. Deniz ürünleri ve garip canlılar Kore’de asla kaderiniz değil. Güney Kore ve Japonya için gönül rahatlığıyla şunu söyleyebilirim; bu topraklarda asla aç kalmazsınız. Yani valizinizi bayatlamayan Trabzon ekmeği ve tekerlek kaşarla doldurmanıza gerek yok. Bir kere gerek Güney Kore’de gerekse Japonya’da marketlerin her biri kendi çapında küçük bir fast food restoranı zaten. Market dedik diye bizim her köşe başında bulunan A-101 ve BİM’e gitmesin aklınız. Daha önce hayatınızda görmediğiniz kadar çok çeşidi yine daha önce hayatınızda görmediğiniz bir kalite ile marketlerde bulabiliyorsunuz. Burada çorbadan sushiye, çöp şişden her türlü noddle a kadar yemeği mikrodalgada ısıtıp, sonra da oturup yiyebiliyorsunuz. Gerçekten de çok lezzetli ürünler bunlar. Unutmayın marketler uzakdoğuda hayat kurtarıcıdır. 

Bir diğer seçenek sokak lezzetleri. Aynı Tayland’daki gibi Kore’de de sokak lezzetleri çok meşhur. Deniz ürünleri yine sokak lezzetlerinin büyük bir kısmını oluşturuyor ancak bizim damak tadımıza uygun birçok seçenek de mevcut. Bu arada bu ülkelerde sokaklarda ve marketlerde satılan ürünler çok sıkı denetlendiği için gönül rahatlığı ile alıp tüketebilirsiniz. Hindistan ya da Pakistan’daki görüntüleri burada görmeniz mümkün değil. Her şey inanılmaz temiz, lezzetli ve kaliteli.

Sonuç olarak Kore mutfağına aşık olmadık, ölüp bitmedik, hatta yıllarca yemesek aklımıza bile gelmez. Ama gerçekçi olmayım “açlıktan nefesimiz koktu” durumunu da yaşamadık. İlla ki bize uygun bir şeyler bulup yedik.

Kısaca Güney Kore mutfağından ve seyahatiniz boyunca sıkça karşılaşacağınız meşhur yemeklerinden bahsedeyim;

Güney Kore mutfağı büyük ölçüde pirinç, sebze ve ete dayanıyor. Üç tarafı denizle çevrili bir ükle olduğundan deniz ürünlerinin her türlüsünü fazlasıyla tüketiyorlar. Ama Korelilerde inanılmaz bir barbekü kültürü var. Dolayısıyla kırmızı et çeşitlerini de çokça tüketiyorlar. Ne eti ne de sebzeyi çok pişirmeyi sevmiyorlar. Baharat çok sık kullanıyorlar. Ekmeği neredeyse hiç kullanmıyorlar, onun yerine haşlanmış pirinç kullanıyorlar. Pirinci ise çeşitli baharatlarla tatlandırıyorlar.

  1. Kimchi

Güney Kore’nin olmazsa olmaz geleneksel yemeğidir. Koreliler Kimchi’ye o kadar önem veriyorlar ki Netflix’te sadece Kimchi üzerine yapılmış 3-4 bölümlük belgesel bile mevcut. Biraz sığ bir tanım olacak ama Kimchi dedikleri şey aslında bildiğimiz lahana turşusu. Yazlık Kimchi, kışlık Kimchi, ahtapot Kimchi, salatalık Kimchi, karides Kimchi gibi daha nice (bilinen 300’den fazla) Kimchi çeşidi bulunuyor. Ancak en yaygın ve muhtemelen de bir restoranda oturduğunuzda önünüze gelecek olan Çin lahanasından yapılan klasik Kimchi olacak. 

Güney Kore’de herhangi bir restoranda oturduğunuzda (bizdeki salata misali) önünüze hemen Kimchi’niz gelir. Koreliler bunu günün her öğününde deli gibi yiyorlar. Yapılış tekniği olarak benzese de tat olarak bizim turşulardan çok daha farklı. Öyle çok beğendiğimi söyleyemem ama Kore barbekü ile birlikte gayet iyi gidiyor. 

2. Bibimbap

Bibimbapla ilk karşılaşmamız İstanbul-Seul uçuşumuz esnasında Air Asiana’da oldu. Uçağa biner binmez ilk yemek olarak Bibimbap ikram ettiler. Kore seyahatimiz için de iyi bir başlangıç oldu açıkçası. Bibimbap ‘karışık pirinç’ anlamına geliyor. Pilavın üzerine pişirilmiş sebzeler ve et koyuluyor, üzerine lezzetlendirmek için baharatlar (daha çok susam), susam yağı veya gouchujang eklenerek tüketiliyor. Koreliler bizim gibi etini ayrı sebzesini ayrı tırtıklayarak yemiyorlar. Tabak önlerine gelir gelmez tabağın tamamını büyük bir heyecanla karıştırıp hızlı hızlı yiyip bitiriyorlar. Oldukça doyurucu, tat olarak da eh işte diyebileceğim bir yemek. 

3. Kore Barbeküsü;

Kore’de en sevdiğim, en zevk aldığım, en lezzetli bulduğum şey kesinlikle Korean bbq. Tüm Kore çılgınlar gibi bbq yiyor. Her yer çöp şiş ve bbq. Korean bbq kendin pişir kendin ye tarzında yerler. Oturduğunuz masada ortada bir barbekü oluyor, siz seçtiğiniz etleri ortada pişiriyorsunuz. Beraberinde getirilen mezelerle birlikte yiyorsunuz. İnanılmaz lezzetli. Kore’de hiç bir şey bulamasanız bile barbekü yiyebilirsiniz. Bizim damak tadımıza çok uygun. Ayrıca satılan etler de inanılmaz lezzetli. 

Seul’de gittiğimiz Kore bbq oldukça başarılıydı. Restoranın adı Soegojip. Adresi; 5-2 Insadong 3-gil, Jongno-gu, Seoul, Güney Kore.

4. Bulgogi

Pişiminde yoğun miktarda sarımsak ve sos kullanılan güveçte et. Döner fajita arası bir tadı var. 

5. Galbi

Galbi Korecede ‘kaburgaya yakın’ anlamına geliyormuş. Marine edilmiş domuz ya da dana etinin ızgarada pişmesi ile yapılıyor. Tabi marinesinde yoğun sos kullanıyorlar. Kore için deniz ürünleri cenneti dedik ama böyle sırasıyla yazınca sanki kırmızı etin her türlüsüne daha düşkünler gibi geldi :p

6. Ramen

Et suyu ve erişteden yapılmış bir çorbadır. Üzerine çeşitli sebzeler ve haşlanmış yumurta da eklenebilir. Bir çok çeşidi bulunan ramen artık ülkemizde de bir çok uzakdoğu restoranda bulunuyor.

7. Tteokbokki

Haşlanmış pirinç kekinin kore salçası ile yapılan acı bir sosla tatlandırılması ile yapılıyor. 

8. Kimbap

Bildiğiniz Suchi. Ama Suchideki gibi sadece balık kullanılmıyor. Kızartılmış et ve tavuk da kullanılabiliyor.

9. Soju

Bu da Kore’nin milli içeceği. Japon içkisi sake gibi pirinçten yapılıyor. Alkol oranı yüksek olduğu için küçük shot bardaklarında içiliyor. Biraz sert ve değiş bir içki. Sevmeyebilirsiniz. 

Bu yazdıklarım Kore yemeklerinin çok çok küçük bir kısmı. Ben sadece her yerde karşınıza çıkacak bazı yemeklerin içeriklerinin neler olduğunu yazmak istedim. Ama bu kısmı kapatırken tekrar söylüyorum çok kıl biri değilseniz Kore’de açlık yaşamazsınız. Korean bbq, marketler ve sokak lezzetleri fazlasıyla yeterli. 

Güney Kore, Çin ve Japonya gibi baskın kültürü olan ülkelerin arasında kalmış hatta zaman zaman bu ülkeler tarafından işgal edilmiş olsa da, geleneklerine sahip çıkıp korumayı başarabilmiş bir ülke. Ama geleneklerimizi koruyacağız diye de modern dünyadan kopmamış, dünyaya her anlamda ayak uydurmuş, sürekli kendini yenileyip geliştirmiş. Fazla değil, 50 yıl önce savaşın harabeye çevirdiği toprakların disiplinle, çalışmakla nasıl dünya devi olduğunu görmek için bile Güney Kore ziyaret edilmeli diye düşünüyorum. Evet Güney Kore ile ilgili aklıma gelen şeyler bunlar. Farklı sorular kafanızı kurcalarsa benimle iletişime geçebilirsiniz. Başka bir yazımda görüşmek dileği ile şimdilik hoşçakalın…

“GÜNEY KORE’YE GİTMEDEN BİLİNMESİ GEREKENLER” için 6 yorum

  1. Elinize sağlık bende keta vizesi aldım ve yazın gideceğim çok güzel bilgiler öğrendim sizden ama benim size bir sorum olacak yanınızda ne olur ne olmaz diye belge götürdünüz mü? Keta onayına rağmen hani banka dökümü vb.

    Beğen

    1. Merhabalar. Yanımda sadece kalacağım otelin rezervasyon bilgileri ge dönüş biletimin çıktıları vardı. Onlara da baktılar zaten. Bu ikisi dışında bir şey soracaklarını sanmıyorum.

      Beğen

Gül Ayden Kal için bir cevap yazın Cevabı iptal et