Asya, Genel, kamboçya

Kamboçya Gezi Rehberi: Tarihi, Kültürü ve Pratik Bilgiler

Gezmelere görmelere doyamadığımız Uzakdoğu’nun bu kez bambaşka bir noktasını keşfetmeye götürüyorum sizi. Ho Chi Minh City- Siem Reap- Hanoi olarak planladığımız Vietnam-Kamboçya seyahatimizin Kamboçya ayağını paylaşmak üzere karşınızdayım. Bu yazımda Kamboçya ile ilgili genel bilgiler vereceğim, sonrasında Kamboçya’nın gözbebeği Siem Reap ve Angkor Wat ile devam edeceğim. 

Resmi adı ile Kamboçya Krallığı, Tayland, Laos ve Vietnam arasında kalan bir Güneydoğu Asya ülkesidir. Kamboçya halkına Kmerler deniyor, dilleri Kmerce. 15 milyon nüfusu olan Kamboçya’nın başkenti ve aynı zamanda en büyük şehri Phnom Penh. Fazla değil daha 30-40 yıl önce, tarihin gördüğü en büyük soykırıma sahne olan, çok büyük acılar yaşayan Kamboçya şu anda Dünya’nın en fakir ülkelerinden biri durumunda. Nüfusun yarısı günde 1 USD’den az kazanıyor bu ülkede. Ana gelir kaynağı tarım, tekstil ve son zamanlarda gelişen Angkor Wat turizmi. 

Para birimi her ne kadar resmiyette Kamboçya Riel’i olsa da pratikte bu ülkede Riel’in çok bir önemi yok. Marketlerde, restoranlarda, mağazalarda her şey dolar olarak etiketlenmiş. Bir turist olarak gezerken ihtiyaç duyabileceğiniz her şey; hediyelik eşya, su, kola, atıştırmalık, kısaca aklınıza gelen her şey, 1 USD. Koskoca ülkede ayaküstü ne alırsan 1 USD gibi bir durum söz konusu. Bu nedenle size tavsiyem Kamboçya’ya yanınızda bolca 1 ve 5 USD götürmeniz. Çok büyük paralar taşımayın bozdurmakta sorun yaşarsınız. Ancak elinizde bozukluk halinde 100 USD varsa burada rahat rahat gezersiniz. Hiçbir şekilde Riel’e exchange yapma ihtiyacı duymazsınız. Bu arada asla eski dolarları kabul etmiyorlar. Mümkünse son baskı gıcır gıcır yeni dolar taşıyın yanınızda. 

Kamboçya Tarihi ve Kızıl Kmerler

Günümüz Kamboçyası küçük ve fakir bir ülke olabilir ancak ülkenin tarihi çok eskilere dayanıyor. 802 yılında II. Jayavarman’ın bölgede birbiri ile savaşan Kmer Prenslerini bir araya getirerek krallığını ilan etmesi 600 yıllık Kmer İmparatorluğu’nun başlangıcı olarak kabul ediliyor. 15.yy’da bugünkü Vietnam’da yer alan Tay ve Cham Krallıklarının saldırıları ile iyice zayıflayan imparatorluk 1863 yılında Fransa himayesine girmiş. Yaklaşık 100 yıl Fransız sömürgesinde kaldıktan sonra 1953’te bağımsızlığını kazanarak Kamboçya Krallığı adını almış. 1967 yılında ise Kamboçya’da iç savaş başlamış.

ABD ve Vietnam arasındaki savaş da bölgeyi olumsuz etkileyince bir şekilde Dünya’nın gördüğü en acımasız diktatör olan Pol Pot ve Kızıl Kmerler, darbe ile 1970 yılında başa gelmiş. Sonrasında Kamboçya acı, trajedi ve gözyaşı ile geçen tamamen karanlık 5 yıl yaşamış… Hitlere falan lanet okuyoruz ya inanın Hitler bile Pol Pot’un yanında daha aklı başında kalıyor. Hiçbir soykırımın mantığı olamaz elbette ama Hitler’in sebebini yine bir mantığa oturtabiliyorsunuz. Pol Pot’un kendi halkını biçip geçmesinin bir sebebi de yok. Bana sorarsanız Kamboçya soykırımı tarihte yaşanmış en saçma, en manasız soykırım olabilir. 

Kamboçya’da Kızıl Kemerlerin oluşturduğu ölüm tarlalarında günümüzde bile hala temizlenmemiş 4 milyon mayın olduğu düşünülüyor. Ve her ay en az 300 kişi bu mayınlar nedeni ile sakat kalıyor. Zaten Kamboçya’da gezerken kolu bacağı olmayan bir sürü insan görüyorsunuz. O dönemin etkileri günümüzde de hala devam ediyor yani. Üstelik bu saçmalıklar o kadar yakın tarihimizde yaşanmış ki Kamboçyalı biri ile konuştuğunuzda size o günleri tek tek anlatıyor. Hemen herkes ailesinden birilerini kaybetmiş. Canlı canlı konuşup acılarını hissetmek çok tuhaf gerçekten. Sırf bunun için bile Kamboçya’ya gidilebileceğini düşünüyorum. Sonrasında Vietnam’ın müdahalesi ile Kızıl Kmer terörü son buluyor. Ancak Kamboçya ülkeyi kalkındıracak olan aydın kesimin tamamını kaybettiği için bugün bile hala tam anlamıyla kendine gelebilmiş değil. 

Yönetmenliğini Angelina Jolie’nin yaptığı, bu süreci anlatan çok güzel bir Netflix filmi önermek istiyorum size; Önce Babamı Öldürdüler. Angelina Jolie daha öncesinde Tomb Raider filminin bazı sahnelerini Angkor Wat’da çekmişti. Bu ülkeden çok etkilenmiş olacak ki hem yakın tarihi ile ilgili böyle güzel bir film yaptı hem de Kamboçyalı küçük bir çocuğu evlat edindi. Yine Kızıl Kmer dönemini anlatan meşhur filmlerden biri de Ölüm Tarlaları. Her iki filmi de Kamboçya’ya adım atmadan mutlaka izlemenizi öneririm.

Kamboçya’ya ne zaman gitmeli??

Kamboçya’da kurak ve yağışlı olmak üzere temelde 2 mevsim var. Yani kabaca yılın 6 ayı yağmurlu, 6 ayı kuru geçiyor diyebiliriz. 

Kurak sezon; aralıkta başlar mayısa kadar devam eder. Aralık- Şubat arası serin ve kuru, Mart-Mayıs arası sıcak ve kuru geçer. 

Yağışlı sezon; Haziranda başlayıp Kasıma kadar devam eder. Haziran-Ağustos arası sıcak ve yağışlı, Eylül-Kasım ise serin ve az yağışlıdır. 

Toparlayacak olursak Kamboçya’yı ziyaret için en uygun zaman hem serin hem de yağışın az olduğu Kasım-Nisan arası dönemdir. Kamboçya’ya kurak sezonun da en sıcak zamanında giden birisi olarak şunu söyleyebilirim ki Kamboçya’nın sıcağı çok pis arkadaşlar. Yani öyle böyle bir sıcak değil gerçekten çok sıcak. Kamboçya Kamboçyalılar için bile acayip sıcak. Sıcak zamanda gideceğinize hiç gitmeyin daha iyi. Gözlerimi kapatıp Kamboçya’yı düşündüğümde gözümün önüne gelen ilk şey acayip bir sıcak ikincisi ise Angkor Wat. Yani hafızama öyle bir kodlandı ki Angkor Wat bile o sıcağın gerisinde kaldı öyle söyleyeyim. Seyahat planlamadan önce mevsime mutlaka dikkat etmenizi öneririm. 

Kamboçya’da Din??

Kamboçya’nın resmi dini Budizm’in Theravada koludur. Ülkenin %95’i Budist, %4-5 kadarı da Müslüman. Tayland hakkında genel bilgiler’ yazımda Budizmden uzunca bahsedip Budizmin Theravada, Mahayana ve Vajrayana gibi kolları olduğunu söylemiştim. Kamboçyalıların da mensup olduğu Theravada kolu ‘Eskilerin Yolu’ olarak biliniyor. Bu mezhepte Mahayana kolunun aksine tüm insanlığın değil, sadece manastır yaşamını seçmiş disiplinli az ve öz bir kitlenin aydınlanmaya ulaşabileceğine inanılır. Yani tüm insanlıktan ziyade bireyin kurtuluşunu öncelik alır. Daha gelenekselci bir yoldur. Kamboçya, Laos, Myanmar, Sri Lanka ve Tayland’da yaygın olan mezheptir. 

Seyahatiniz boyunca özellikle tapınaklarda Budist rahipler göreceksiniz. Rahipleri göz göre göre fotoğraflamak çok hoş olmuyor, rahatsız oluyorlar. Yine Budizme göre baş ruhun oturduğu yer olduğu için vücudun en kutsal yeri olarak kabul ediliyor. Bu nedenle budist çocukların başının okşanması hakaret gibi bir şey kabul ediliyor.

Kamboçya’ya nasıl gidilir??

Ben bu satırları yazdığım sırada Türkiye’den Kamboçya’ya direkt uçuş yoktu ancak THY, Kamboçya’nın başkenti Phnom Penh’e direkt uçuş düzenlemeyi planlıyordu. Yani şu anki mevcut durumla bir yerlerden aktarma yapmak durumundayız. Bana sorarsanız Kamboçya, Vietnam ya da Tayland seyahatleri ile birleştirilmek için çok uygun. 

Angkor Wat’ın bulunduğu Siem Reap Kamboçya’nın en turistik şehri olduğu için buraya gideceğinizi varsayarak söylüyorum; Siem Reap Bangkok’a da Ho Chi Minh City’e de Hanoi’ye de uçakla 1-1.5 saat uzaklıkta. Siem Reap Havalimanı yeni yapılmış, gıcır gıcır kocaman bir havalimanı ve buraların hepsinden direkt uçuş mevcut. Mesafe yakın olduğundan bu uçuşlarda bazen pır pır uçaklar kullanabiliyorlar (Pır pır dediğim ATR 72 model uçaklar). Eğer uçuş hassasiyetiniz varsa uçak bileti alırken buna dikkat edin. 

Bunun dışında bu şehirler arasında otobüs yolculuğu da mümkün. Bir çok gezgin daha ucuz olduğundan bu yolu tercih etmiş. Genel olarak otobüs biletleri 15-20 dolar arası tutuyor, yolculuk süresi de gerek Bangkok’dan gerekse Ho Chi Minh City’den 6-7 saat sürüyor. Giant Ibis Transport bu noktalar arasında sefer yapan firmalardan biri. Üzerine tıklayarak fiyat incelemesi yapabilirsiniz. 

Biz hem güvenlik konusunda tereddütümüz bulunduğundan hem de Kamboçya yollarının bozuk ve yorucu olduğunu düşündüğümüzden karayolunu tercih etmedik. Yine Kamboçya polisi rüşvet konusunda maalesef pek iyi bir üne sahip değil. Bu nedenle karayolu ile geçişlerde vizede konusunda bazı sorunlar yaşanabiliyormuş.

Kamboçya vize istiyor mu??

Kamboçya yeşil pasaport sahiplerinden 30 güne kadar olan turistik amaçlı seyahatlerinde vize istemiyor. Normal pasaport ise vizeye tabi. Elektronik vize alınabileceği gibi Kamboçya’ya gittiğinizde kapıda vize de alabilirsiniz. E-vize 37 USD, kapıda vize ise 30 USD. Karayolu ile geçiş nasıldır bilmiyorum ama Siem Reap için konuşacak olursam havayolu ile geçişlerde polislerin rüşvet olayını çözmüşler. Zaten her yerde ‘görevlilere ödeme yapmayınız’ şeklinde uyarılar mevcut. O nedenle kapıda vize almak kabus değil. Uçakta doldurduğunuz formlarla birlikte ilgili birime gidiyorsunuz ve 10-15 dk içerisinde pasaportunuza vizeniz basılıyor. Zaten havaalanı çalışanları bu konuda oldukça yardımcılar, zorluk yaşanacağını düşünmüyorum. Eğer kapıda vize alacaksanız yanınızda 2 adet fotoğraf bulundurmanızda fayda var. E-vize başvurusu için buraya tıklayabilirsiniz.

Kamboçya’da gezilecek yerler??

Her ne kadar turizm alanında komşusu Tayland ve Vietnam kadar isim yapamamış olsa da aslında Kamboçya denize, güneşe, yağmur ormanlarına, muhteşem bir doğaya, yüzlerce yıllık tapınaklara ve pazarlayabileceği derin bir kültüre sahip. Zaten Kamboçya da bunun farkına varmış olmalı ki son dönemde bu konuda ciddi yatırımlar yapıyor. Peki Kamboçya’da nereleri gezebiliriz??

  • Siem Reap: Kamboçya demek Siem Reap demek. Angkor Wat’ın bulunduğu bu şehir Kamboçya’nın her şeyi. Siem Reap gezilmeden Angkor Wat görülmeden Kamboçya’ya gittim diyemezsiniz. 
  • Phnom Penh: Biraz kaotik bir başkent kendisi ama Choeuhg Ek Ölüm Tarlaları, Tuol Sleng Soykırım Müzesi, Kraliyet Sarayı ve Tapınakları görülmeye değer. 
  • Sihanoukville: Kamboçya’nın Antalyası diyebiliriz. Deniz, güneş, lüks otel tatili yapmak istiyorsanız gideceğiniz yer burası. 
  • Koh Rong ve Koh Rong Samloem Adaları: Bunlar da Kamboçya’nın beyaz kum turkuaz rengi denizi olan tropikal adaları. Koh Rong konaklama için biraz daha uygun seçenekler sunarken Koh Rong Samloem ise daha büyük ve lüks resort otel seçenekleri sunuyor. 

Kamboçya yakın tarihinde yaşadığı olumsuzluklar nedeniyle yeni yeni toparlanmaya çalışan, kaynakları sınırlı bir ülke. Turizm bu insanlar için ciddi bir gelir kapısı. Öyle ki Siem Reap gibi bazı şehirlerin tek geçim kaynağı turizm. Bu insanların tek amacı sizi memnun edip iyi bir tatil geçirmenizi sağlamak ve bundan para kazanmak. Amaç memnuniyet olunca verilen hizmetin kalitesi de inanılmaz yüksek oluyor. Herkes güler yüzlü, nazik, oteller gayet temiz ve güzel, yemek kalitesi inanılmaz. Ve en güzeli de Kamboçya hala çok ucuz. Uzakdoğu zaten tatil için harika bir yer ama Kamboçya bu konuda ayrıca memnuniyet oluşturuyor. 

Kamboçya güvenli ve temiz mi??

Siem Reap için konuşacak olursam şehir merkezi ve Angkor Wat, çantanızı sırtınıza atıp tek başına gezebileceğiniz kadar güvenli. İnsanları gayet yardımcı ve güler yüzlü. Ama bence Kamboçya’nın geneli için geçerli olabilecek iki kural var. Birinci kural; kahramanlık yapıp da şehir merkezinin dışına çok fazla çıkmayın. Çünkü kırsalda ciddi bir fakirlik var. Sadece birkaç dolara bile suç işlemeyi göze alacak bir sürü insan olduğunu, bu nedenle merkezin dışına çıkılmaması gerektiğini orada yaşayan insanlardan bizzat dinleyip öğrendik. İkinci kural; gezerken çantanıza ayrı bir özen göstermeniz gerekiyor. Çünkü kapkaç tarzı hırsızlıklar bu ülkede çok sık yaşanıyor. 

Siem Reap’a giderken öyle derme çatma, döküntü bir şehir beklemeyin. Gayet lüks oteller, ödüllü restoranlar ve şık mağazalar sizi bekliyor olacak. Şehrin diğer kısımları nasıldır bilmem ama turistin yoğun olduğu bölgeler gayet temiz. Angkor Wat’ın her tarafı görevliler tarafından sürekli temizleniyor. O kalabalığa ve harekete rağmen yerlerde tek bir çöp yok. Yine tapınağın etrafı kahvaltı yapabileceğiniz, oturup bir şeyler içebileceğiniz cafelerle dolu. Gerçeği söylemek gerekirse ben Kamboçya’ya giderken bu kadar iyi bir turizm organizasyonu beklemiyordum. Turistlerin ihtiyaçlarına yönelik her şey incelikle düşünülüp planlanmış. Ortada rahatsız edici bir temizlik sorunu yok. Dikkat etmeniz gereken tek nokta musluk suları olabilir. Musluk suyunu içmek ya da diş fırçalamak için kullanmasanız iyi olur. Kamboçya Dünya’nın en fakir ülkelerinden biri ama gerek güvenlik, gerek temizlik gerekse genel kargaşa açısından karşılaştırma yapmak gerekirse, koskoca Hindistan’dan çok daha iyi durumda olduğunu söyleyebilirim.

Kamboçyalılar nasıl??

Muhatap olduğumuz kadarıyla Kamboçya halkı oldukça sakin, kibar, elinden geldiğince işini yapmaya çalışan, biraz da boynu bükük insanlar. Siem Reap’da gezdiğim iki gün boyunca gözüme hiç zengin, fiyakalı bir Kamboçyalı çarpmadı. Yani illa ki zengini de vardır ama genelde fakirler. Halk daha çok şehrin dışındaki klübe gibi evlerde yaşıyor. İnsanların bir kısmı evlerinin bir bölümünü, hani bizim çocukluğumuzda mahalle bakkalları vardı ya, işte o düzeyde bakkal haline getirmiş. Geri kalan kısmı da evinin önündeki boşluğu çay bahçesi, kıraathane arası bir şeye dönüştürmüş. Bunları işletip para kazanmaya çalışıyorlar. Abartmadan söyleyebilirim ki koskoca Kamboçya’nın yarısı çay bahçesi, yarısı da bakkal durumunda. Her yer bakkalken hepsi nasıl para kazanıyor bilmiyorum ama durum böyle. Bir de Kamboçyalılar hamakta sallanmaya ve Karaoke yapmaya bayılıyorlar. 

Kamboçya’da ingilizce sorunu asla yaşamazsınız. Herkes az çok sizinle iletişim kuracak düzeyde İngilizce biliyor. Hiçbir millete yönelik özel bir düşmanlıkları yok ama laf aramızda Çinlileri pek sevmiyorlar. Halk ile konuştuğumuzda Çin’in bu ülkeye maddi yardımda bulunduğunu (mesela Siem Reap’taki havaalanını Çin yapmış) ancak karşılığında Çin’in kendisine problem yaratan suçluları buraya göndermek istediğini, bu kötü tiplerin de burada mafyavari hareketlere başladıklarını hatta hükümetle çatışabilecek kadar güçlendiklerini söylediler. Bu durumdan rahatsızlar yani. Bu bilgi ne işinize yarayacak bilmiyorum ama yine de söylemek istedim işte. 

Tayland, Vietnam, Laos gibi, bu bölgedeki diğer ülkelerde nasıl pazarlık etmeden alışveriş yapmıyorsak bu altın kuralı Kamboçya’da da aynen uyguluyoruz. Pazarlıksız hiç bir şey almıyor, taksi, tuttuk gibi ulaşım araçlarını, öncesinde fiyat konuşup bağlamadan kullanmıyoruz. Size bir fiyat söylediklerinde karşılık olarak yarısını söyleyin ve asla geri adım atmayın. Muhtemelen başlangıçtaki fiyatın 1/3’üne olayı kapatacaksınız. Tabii ki herkes size bir şeyler satmak için büyük bir çaba içerisinde ancak Hindistan’daki gibi peşinize takılıp da bütün şehri sizin yanınızda turlayan kimse olmuyor. Rahatsız edici düzeyde ısrarcı değiller yani.

Apsara Dansı Nedir??

Apsara Dansı, 1000 yıldan fazla süredir varlığını devam ettiren geleneksel Kmer dansıdır. ‘Apsara’ terimi Sanskritçeden türemiştir ve ‘göksel peri’ veya ‘göksel dansçı’ anlamına gelir. İnanışa göre Apsaralar genellikle tanrı ve yarı tanrılara hizmet etmek, eğlendirmek ve memnun etmek için göksel alemlerden inmiş varlıklardır. Dünya ve göksel alemler arasında köprü görevi görmek gibi ruhani görevleri de bulunmaktadır. 

Kızıl Kmerler döneminde herkes gibi Apsara dansçıları da payına düşeni almış. Dansçıların %90’ı katledilince bu kültür yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmış. Bu anlamsız katliamdan kurtulanlar 1981 yılında başkent Phnom Penh’te Güzel Sanatlar Akademisi Apsara Derneği’ni kurarak geleneği tekrar canlandırmayı başarmışlar. Apsara Geleneği 2008 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesine alınmış. Dünya’nın en büyük tapınak kompleksi Angkor Wat’ta Apsara dans tanrıçalarını betimleyen 2000’e yakın oyma bulunuyor. 

Apsara Dansı 4500’den fazla figür içeren yaklaşık 9 yıllık uzun ve disiplinli bir eğitim isteyen zor bir dans. Bu dansta özellikle el ve bilek figürleri önemli bir yer tutuyor. Kamboçyalılar Apsara’ya çok önem veriyorlar, derin bir saygı duyuyorlar. 

Siem Reap’ta birçok mekanda, 10 dolardan başlayan fiyatlarla Apsara Dansını izleyebileceğiniz bir çok mekan mevcut. 

Kamboçya’da tatil pahalı mı??

Kamboçya tatil için ucuz bir ülke. Bana Tayland ve Vietnam’a göre biraz daha ucuz gibi geldi. Ve bu ucuzluğun yanında, önce de bahsettiğim gibi, harika bir hizmet kalitesi mevcut.

Otel konusunda sınır yok. Gecelik 3-5 dolara pansiyonda da kalabilirsiniz, 200 dolar verip çok lüks otelde de kalabilirsiniz. Ama genel olarak gecelik 80-100 USD bandında çok şık oteller var. 

Masaj Uzakdoğu tatilinin olmazsa olmazı. Otellerin hemen hepsinde spa mevcut ama bunlar biraz daha pahalı oluyor. Mesela bizim kaldığımız otelde 60 dakikalık masaj 16 USD’dı. Otelin hemen karşısındaki büyük ve şık masaj salonunda ise 10 USD civarındaydı. Masaj salonlarında hijyen açısından sıkıntı yaşamamanız için çok ucuza kaçmamanızı tavsiye ederim. Tayland’daki kadar sık olmasa da ‘mutlu son’ ile muhteşem bir final vadeden masaj salonları da mevcut, bunlara dikkat etmek gerek. Tayland’daki gibi caddenin ortasında oturarak yaptırdığımız ayak masajlarının 30 dakikası 4-5 USD civarı.

Güzel restoranlarda yemeğin porsiyonu 6-7 USD. Yerel restoranlarda ucuza kaçarım diyorsanız 1-2 USD’ye de karnınızı doyurursunuz. Bira burda gerçekten de sudan ucuz, 30-35 cent, su ise 50 cent. Restoranların hepsinde kredi kartı kullanabilirsiniz. Ancak bir kez daha söylemiş olayım yanınızda döviz taşıyacaksanız 1 USD, 5 USD en fazla 10 USD şeklinde taşıyın. Büyük paraları bozdurmakta, para üstü almakta sıkıntı yaşayabilirsiniz. 

Kamboçya’da şehiriçi ulaşım ve Grab uygulaması??

Kamboçya’da şehiriçi ulaşım olayını taksi ve tuk tuklarla hallediyoruz. Şehiriçi kısa mesafeler için özellikle tuk tuk çok uygun. Ancak sıcak sezonda, Kamboçya’nın o zorlu yollarında uzun mesafeli yolculuklar işkence gibi gelebilir. Tepenizde kavurucu güneş, vücudunuz tepeden tırnağa tere batmış, nefes bile almakta zorlanırken klimalı taksilerin konforu bir film şeridi gibi geçebilir gözünüzün önünden. Gerek taksi gerek tuk tuk her yerde kolaylıkla bulunuyor. Siz bir şey demeseniz bile turist olduğunuzu anlayıp yanınıza gelip kendileri soruyor zaten. Yine otelinizin resepsiyonuna söylerseniz onlar da size taksi ayarlayabilir ancak bu biraz daha pahalıya geliyor. 

Aslında Güneydoğu Asyadaysanız yoldan taksi çevirmenize bile gerek yok çünkü buralarda kullanabileceğiniz harika bir uygulama mevcut; Grab. Bu uygulama Singapur, Kamboçya, Vietnam, Endonezya, Tayland, Myanmar, Filipinler gibi ülkelerde kullanılan bir taksi çağırma uygulamasıdır. Güneydoğu Asya’nın Uber’i diyebiliriz. Kullanması inanılmaz kolay ve keyifli bir uygulama. Uygulamayı telefonunuza yüklüyorsunuz. Taksi çağırmak istediğinizde uygulama konumunuzu görüyor zaten. Siz bu konumdan nereye gitmek istediğinizi yazıyorsunuz. Sonrasında sizin bulunduğunuz yere yakın bir taksici size fiyat yolluyor. Eğer kabul ediyorsanız uygulama sisteme kayıtlı kartınızdan parayı çekiyor, taksi de bir iki dakika içerisinde hemen önünüze geliyor. Taksi şöförü ile dil problemiydi, taksimetreydi, pazarlıktı hiçbiri yok, tertemiz. Biniyorsunuz, gitmek istediğiniz yere gelince de iniyorsunuz. Üstelik serbest çalışan taksi ve tuk tuklara göre çok da ucuz. Yalnız Kamboçya’da sahte Grabcilere dikkat edin. Elinde telefonla Grab görselini indirip ben Grabciyim diye yanınıza yaklaşanlara itibar etmeyin. Uygulamadan size yöneltilen aracı bekleyin, kimseyle taksi muhabbetine girmeyin. 

Uzun lafın kısası Grab uygulaması sadece Kamboçya’da değil bu civardaki tüm ülkelerde ucuz ve kolay ulaşımda kullanabileceğiniz mükemmel bir uygulama. Bu konuda Asyalıları deli gibi kıskanıp, bizim ülkemize de en kısa zamanda şöyle güzel bir uygulama gelsin diye dua etmekten başka bir çare göremiyorum maalesef. 

Kamboçya yemekleri??

Kamboçya mutfak kültürü ile bize hayli uzak bir ülke. Dolayısıyla bu ülkeye seyahat gündeme geldiğinde herkesin aklından ‘acaba valize bayatlamayan trabzon ekmeği ile bir iki kalıp kaşar peyniri atsak mı?’ gibi düşünceler geçtiğine eminim. Ama hemen baştan söyleyeyim telaşa hiç  gerek yok. Çünkü Kamboçya’da dünya mutfağına ait birçok seçenek bulunuyor. Üstelik derme çatma restoranlar da değil, ünlü ve ödüllü şeflerin işlettiği yerlerden bahsediyorum. 

Bunun yanında Kamboçya mutfağı Tayland, Vietnam, Çin ve Fransız mutfaklarının bir karışımı. Sosu, baharatı, acısı bol bir yemek anlayışları var. Kuruyemişleri bile acılı baharatlı bir sosla soteleyip ikram ediyorlar. Kmer lezzetleri beni çok etkilemedi açıkçası ama Çinliler gibi yenilemeyecek kadar uçuk yemekleri de yok. Tüm Asya gibi burada da sokak lezzetleri çok yaygın. Ancak bir Kore bir Japonya gibi hijyenik bir ortam beklemeyin. Kamboçya halkı Kızıl Kmerler döneminde içinde bulundukları açlık nedeni ile böcek tarzı şeyler yemeye alışmış. Günümüzde hala yiyorlar mı bilmiyorum ama sokakta çöp şiş böcek, akrep falan satan tezgahlar gördüm. Bence bu ülkede yiyeceğiniz en güzel şey çeşit çeşit tropikal meyve. Meyvelerden yapılmış cipsler de çok iyi. Kısacası meyve olan her şeye gönül rahatlığı ile yumulabilirsiniz. 

Sonuç olarak Kamboçya’ya gidilmeli mi??

Kabul etmek gerekirse çevremizdeki bir çok insanın bu ülke hakkındaki bilgisi ayağındaki ayakkabının ya da üstündeki kıyafetin etiketinde yazan ‘Made in Cambodia’ yazısı kadar. Haritada yerini göster desen birçok kişi gösteremez bile. Enflasyonun, ekonomik krizin bizi dozer gibi ezip geçtiği böyle bir dönemde ben de kalkmış size Kamboçya diyorum. Peki gerçekten Kamboçya gidilmeye değer bir ülke mi??

  • Uzakdoğuyu, kültürünü ve doğasını seviyorsanız,
  • Budizme, dini yapılarına ve tapınaklara biraz olsun ilgi duyuyorsanız,
  • Ucuz ve kaliteli hizmetin verildiği bir tatil istiyorsanız,
  • Tapınak ve kültür turizminin yanına muhteşem tropikal bir tatil de eklemek istiyorsanız,
  • Dünya’nın en büyük tapınak kompleksi olan, yüzyıllar içerisinde doğanın sarıp sarmaladığı ve benim Taç Mahal ve Fushimi İnari’den sonra yeryüzünde gördüğüm en etkileyici, en güzel yapı olan Angkor Wat’ta güneşin doğuşunu izlemek istiyorsanız,
  • Daha 30-40 yıl öncesinde tarihin gördüğü en kanlı soykırıma maruz kalmış toprakları ve insanları tanımak, o günlerin izlerini görmek istiyorsanız, 

1-2 gün de olsa mutlaka Kamboçya’ya zaman ayırmalısınız. Özellikle de buranın yakınlarında bir yerlerde (Tayland veya Vietnam gibi) tatildeyseniz burayı rotanıza mutlaka eklemenizi öneririm. Angkor Wat buraya kadar gelmişken görmeden geçip gidilecek bir yer değil kesinlikle. 

“Kamboçya Gezi Rehberi: Tarihi, Kültürü ve Pratik Bilgiler” için 4 yorum

Yorum bırakın