Avrupa, Genel, İspanya

Günübirlik Toledo Gezi Rehberi: Madrid’den Kolay Ulaşım, Gezilecek Yerler ve Hediyelikler

Eğer Madrid yazımı okuma fırsatı bulduysanız -ya da henüz okumadıysanız, buraya tıklayarak okuyabilirsiniz– Madrid’i gezmek için 2,5-3 günün yeterli olacağını; daha fazla vaktiniz varsa yakın çevredeki günübirlik rotalara zaman ayırabileceğinizi yazmıştım. İşte Madrid’e yalnızca yarım saat mesafede bulunan, tarihi dokusuyla büyüleyen, gezmesi inanılmaz keyifli o şehir: Toledo. Toledo, Madrid’in hemen yanıbaşında bulunmasına rağmen bambaşka bir yüzyılda kalmış gibi. Madrid’den trene binip de yarım saat sonra Toledo’da indiğinizde, taş sokakları, surlarla çevrili tepesi ve her köşesinden fışkıran tarih duygusuyla bir anda Ortaçağ’a ışınlanmış gibi hissediyorsunuz. Madrid’e kadar gelmişken özenle korunmuş bu şehri görmemek büyük bir kayıp olur bence.

Toledo, Madrid’in yaklaşık 80 km güneyinde, Kastilya-La Mancha özerk bölgesine bağlı, etrafı Tajo Nehri ile çevrili, tarihi dokusunu hala koruyan oldukça eski bir şehir. Aynı zamanda İspanya’nın Madrid’den önceki başkenti.

M.Ö. 590 yılında Yahudiler tarafından kurulan Toledo’da, zaman içerisinde Romalılar, Vizigotlar, Araplar hüküm sürmüş. 1055’te VI. Alfonso, şehri Araplardan geri alarak İspanya’nın yeni başkenti ilan etmiş. İspanya Krallığı’nın ilk başkenti olması tarih boyunca Toledo’ya büyük bir politik ve sembolik güç kazandırmış. Ancak 16. yy’da başkentliği Madrid’e kaptırdıktan sonra Toledo’nun önemi giderek azalmış.

Toledo -günümüzde birbirlerini yiyen- Hristiyan, Müslüman ve Yahudi toplulukların uzun yıllar bir arada barış içerisinde yaşadıkları bir şehir olmuş. Bu nedenle Toledo tarih boyunca ‘Üç dinin şehri‘ olarak anılmış ve İspanya tarihinin en güçlü kültürel sentezlerinden birine sahne olmuş. Günümüzde Toledo, bünyesinde Katedral, Cami ve Sinagog, yani üç büyük dinin izlerini bulunduran ve 1986 yılından beri UNESCO’nun Dünya Mirası Listesinde yer alan kadim bir şehir

Farklı inanç ve kültürlerin bir arada yaşaması şehre entellektüel bir atmosfer kazandırıp, Toledo’yu İspanya’da felsefe, sanat ve zanaatin merkezi haline getirmiş ve İspanyol rönesansının doğmasına zemin hazırlamış. Bu sanat ve bilim ortamı nedeni ile El Greco gibi bazı ünlü sanatçıları kendisine çekmeyi başarmış.

Madrid-Toledo Ulaşımı

Madrid’den Toledo’ya ulaşım oldukça kolay. 

Türkiye’den Toledo’ya direkt uçuş yok. Bu nedenle Madrid üzerinden geçiş yapmak zorundasınız. Madrid’den Toledo’ya gitmek için araç kiralama, otobüs ve tren seçenekleri mevcut. 

  • Araç ile Madrid-Toledo arası yaklaşık 50 dk sürüyor. Toledo’da araca hiç ihtiyacınız olmayacağı için bana sorarsanız araç kiralama bu seyahat için çok gereksiz.
  • Toledo’ya giden otobüsler Madrid’de Plaza Elíptica’dan kalkıyor. Her yarım saatte bir Madrid’den Toledo’ya otobüs var. Plaza Elìptica’da -3. Katta bulunan Alsa Firmasının gişelerinden bilet temin edebilirsiniz. Bilet fiyatları 6 – 14 euro arasında değişiyor, yolculuk süresi ise yaklaşık 1 saat 30 dakika. 
  • Avrupa’da bir yerden bir yere yolculuğun en pratik ve en zevkli yolu trendir. Toledo için de bu kural değişmiyor. Ne otobüs, ne araç kiralama, hiç bunlarla uğraşmaya gerek yok. Atocha İstasyonundan her yarım saatte bir kalkan Renfe trenleri ile yaklaşık 35 dk da çok kolay bir şekilde Toledo’ya ulaşabilirsiniz. Bilet fiyatı 13-23 euro arasında. Otobüs ve tren biletlerini istasyondan alabileceğiniz gibi buraya tıklayarak online olarak temin edebilirsiniz. 
  • Madrid’den Toledo’ya günübirlik tur düzenleyen firmalar aracılığı ile de seyahat etmek mümkün. Madrid’de bu gezileri düzenleyen bir çok firma ile karşılaşıyorsunuz zaten. Otel resepsiyonları da bu konuda çok yardımcı oluyorlar. Bunlar değişik sürelere ve değişik içeriklere sahip turlar. 5 saat süren var, 12 saat süren var, yol üstünde farklı yerlere uğrayanlar var. Seçeneğe göre fiyat de değişiyor tabii ki. İçeriğe göre değişmekle birlikte kabaca klasik günlük bir Toledo turu 30-35 euro‘dan başlıyor diyebilirim. Burayı tıklayarak daha detaylı inceleyebilirsiniz. 

Şehiriçi Ulaşım

Şehir içi ulaşımda otobüsler sıklıkla kullanılıyor. Ancak şehir merkezi çok küçük olduğundan, daracık ara sokaklara bırakın otobüsü, motorlu herhangi bir araçla girmek mümkün olmuyor. Dolayısıyla otobüs kullanmak çoğu zaman efektif değil. Bu nedenle Toledo’da yapacağınız en güzel şey; bolca yürümek. Ancak acı bir gerçek var ki Toledo yokuşlu bir şehir. Bir de yaz aylarında gittiyseniz sıcakla yokuş birleşip sizi canınızdan bezdirebilir. Bu durumu çok iyi bilen Toledolular “Remonte Peatonal” adı verilen ücretsiz bir yürüyen merdiven sistemi kurmuşlar. Remonte Peatonal; 6 kademeden oluşuyor. Eski şehir surlarının alt kısmında Safont Otoparkı’nın çok yakınından başlayıp şehrin merkezine, Zocodover Meydanı’na kadar gidiyor. Ücretsiz ve gün boyu açık olan bu merdiven sistemini hem turistler hem de yerliler sıkça kullanıyorlar. O dimdik korkunç yokuşlarda ilaç gibi geldiğini söyleyebilirim.

Bunun yanında Toledo’da Hop on&Hop off turistik otobüsleri çok fazla tercih ediliyor. Tren İstasyonunda trenden iner inmez standı karşınıza çıkacak zaten. Katedral bileti de dahil kişi başı 30 euro fiyat istediklerinden biz tercih etmedik açıkçası. Ama dediğim gibi Toledo’da vakit kısıtlı olduğundan tercih edilebilir.  

Konaklama??

Hemen baştan söyleyeyim bence Madrid bu kadar yakınınızdayken Toledo’da konaklamaya hiç gerek yok. Toledo aşırı turistik ve Madrid’e göre otel seçenekleri bakımından oldukça kısıtlı bir şehir. Üstelik çok pahalı. Bütün bu saydıklarım Toledo’da konaklamamak için yeterli sebepler bence ama yine de Toledo diye tutturanlara turistik alanlara yakın olmak için Plaza de Zocodover, Plaza San Justa ve Plaza de San Cipriano gibi bölgeleri tercih etmelerini öneririm.

Toledo’ya ne zaman gidilir??

Bu kadar şey söyledik de Toledo’ya hangi mevsimde gitmeniz gerektiğini söylemedik. Şöyle söyleyeyim, Mart ayının ortasında gitmemize rağmen tepedeki güneşten suratımız kızarmış tavuk misali kıpkırmızı oldu. Bana sorarsanız Temmuz, Ağustos aylarında öğlen sıcağında Toledo, zevkten çok acı verebilir. Bu nedenle Madrid-Toledo ziyaretinizi Nisan-Mayıs ya da Eylül-Ekim aylarına denk getirin de kafanız ve bedeniniz rahat etsin. 

Hediyelikler??

Toledo hediyelik eşya çeşitliliği açısından oldukça fazla seçenek sunuyor. ‘Ha sunuyor da ne oluyor, alabiliyor muyuz sanki?’ diyeceksiniz, haklısınız da. Çünkü gerçekten her şey inanılmaz pahalı, muhtemelen gezip gezip sonunda yine buzdolabı magneti ve anahtarlıkla yetineceksiniz. Ama olsun yine de gezmesi çok keyifli dükkanlar bunlar. Toledo’da her yerde karşınıza çıkacak şeyler; Don Kişot’un memleketi olması nedeniyle her türlü Don Kişot biblosu, Toledo çeliğinden el yapımı hediyelik kılıçlar, hançerler, badem ezmesi kullanılarak yapılan Mazapan ve çeşitli el yapımı seramik ürünler. 

Gezilecek Yerler

Yavaş yavaş Toledo’da gezilecek yerlere geçebiliriz. Bir çok küçük Avrupa şehri gibi Toledo da Eski Şehir ve Yeni Şehir olarak ayrılmış. Toledo’nun eksi bölgesini keşfetmek ana hedefimiz ve ne mutlu bize ki gezilip görülecek bir çok yer var. Ancak az önce bahsettiğim gibi buraya ziyaretler daha çok Madrid’den günübirlik şekilde oluyor. Zaman kısıtlı olduğundan Toledo’da geniş geniş gezemiyorsunuz, nokta atışı yerler belirleyerek fazlasıyla turistik bir seyahat planlamak zorundasınız. Toledo’da tam da bunun için oluşturulmuş, görülmesi gereken en turistik 7 noktanın dahil olduğu 14 euroya satılan bir turist bilekliği söz konusu. Ayrı ayrı bilet aldığınızda toplamda 22 euro ödemeniz gerekirken bu bilekliği alarak fiyatı 14 euroya düşürmüş oluyorsunuz. Eğer hepsini gezip yedide yedi yaparım diyorsanız bu bilekliği tercih etmeniz tabii ki daha mantıklı. 

Turist bilekliğine dahil olan yapılar şunlar;

  • San Juan de los Reyes Manastrı
  • Santa Maria La Blanca Sinagogu
  • El Salvador Kilisesi
  • Santo Tomé Kilisesi
  • Cristo de la Luz Camii
  • Jesuits Kilisesi(San Ildefonso)
  • Royal Collage of Noble Maidens

Turist bileliğini resmi web sayfası üzerinden veya bu 7 anıtın girişindeki gişelerden alabilirsiniz.

Biz Toledo gezimizi tamamen yürüyerek tamamladık. Evet biraz yorulduk ama mükafatımızı harika fotoğraflar çekerek aldık. Şehrin her yerden görüntüsü ayrı bir güzel. Size de Toledo’da bol bol yürüyüş tavsiye ederim. 

Toledo’ya ayak bastığımız nokta olan Toledo Tren İstasyonu başlı başına özel bir yer zaten. Günümüzdeki görüntüsüne, öncesinde burada bulunan Eski İstasyonun 1917 yılında Neo-Mudejar (Mudejar karma İspanyol-İslam mimari tarzı anlamına geliyor) tarzında yeniden inşa edilmesi ile kavuşmuş. 1991 yılında “Anıtsal İstasyon” ünvanı verilmiş. İstasyon adeta Toledo’da birazdan göreceklerimizin bir fragmanı gibi. Şehrin genel görüntüsüne oldukça uygun, inanılmaz şık. 

Köprüden ilerleyip şehrin girişine geldiğinizde karşınıza çıkan, üzerinde İspanya Kralı V. Carlos’un armasının bulunduğu kapı Eski Bisagra Kapısı yani Puerta de Bisagra. İspanya Kralı VI. Alfonso 1085 yılında bu kapıyı kullanarak şehre girmiş.

İstasyondan sonra Puente de Azarquiel üzerinden Old Town  bölgesine doğru yürüdük. Bu köprüden Toledo’nun panoramik görüntüsü gerçekten de çok güzel. Toledo’daki İlk hedefimiz ise Mosque of Cristo de la Luz. Burası 999 yılında, İspanya’nın Müslüman egemenliğindeki dönemde yapılmış. Orijinal adı Bab el Mardum Camii. 12. Yy’da kiliseye çevrilen yapı günümüzde müze olarak kullanılıyor. Burası az önce bahsettiğim turist bilekliğine dahil yerlerden biri. Ancak bireysel bilet almak isterseniz de; girişi 4 euro.

Toledo’daki tüm o yokuşlu, daracık, karman çorman sokaklar Plaza de Zocodover yani Zocodover Meydan’ında birleşiyor. Burası şehrin en merkezi, en turistik noktası. Meydanda bir çok cafe, restoran ve pastane bulunuyor. Dolayısıyla kısa bir mola verip Toledo’nun ünlü bademli Marzipan tatlısını denemek için iyi bir nokta.

3.yy’dan kalma bir Roma Sarayının üzerine inşa edilen Alcazar Kalesi 1561’de başkent Madrid’e taşınıncaya kadar İspanya Krallığı’na ev sahipliği yapmış. Tarihi boyunca kışla ve hapisane olarak da kullanılmış. Günümüzde ise Askeri Müze’ye ev sahipliği yapıyor. Giriş ücreti 5.5 euro.

Tarih boyunca 3 büyük dinin bir arada yaşadığı Toledo’daki en görkemli yapı bence Toledo Katedrali (Primada Katedrali). 1226 yılında 3. Ferdinand döneminde yapımına başlanan Katedral, 1493 yılında Katolik Krallar döneminde tamamlanmıştır. Santa Maria Katedrali olarak da bilinen yapı İspanya’daki Gotik mimarinin en önemli örneği olarak kabul ediliyor. İçerisinde ayrıca ücret ödeyerek gezebileceğiniz çeşitli bölümler bulunuyor. Toledo’da asla atlamamanız gereken Katedral’in girişi 12 euro. Giriş biletini Katedralin hemen karşısındaki dükkandan alıyorsunuz. 

Primada Katedrali’nde ayrıca katılabileceğiniz Lumina diye bir etkinlik var. Lumina, latincede ‘ışık’ anlamına geliyor. Bu özel etkinlikte katedralin içi özel ışık oyunları, müzik ve anlatım ile donatılıyor. Ve ziyaretçiler rehberli bir rota izleyerek katedralin tarihini, mimarisini ve dini simgelerini hem görsel hem de işitsel bir şov eşliğinde keşfediyorlar. Öyle her yerde görebileceğiniz bir şey değil, vaktiniz varsa katılmanızı öneririm. Etkinlik genellikle akşam saatlerinde oluyor. Bileti ayrıca satılıyor. Lumina bileti 24.90 euro, Lumina+Katedral bileti ise 33 euro.

Katedralden sonra benim Toledo’daki favorim olan San Juan de Los Reyes Manastırına geçiyoruz. Burası 1476 yılında kurulmuş bir Fransisken Manastırı. Aragon Kralı II. Ferdinand ve Kastilya Kraliçesi I. Isabel’in oğlu Prens John’u onurlandırmak için inşa edilen Manastır Flaman ve Gotik mimari tarzındadır. Tamam Katedral büyük ihtişamlı falan ama buranın da atmosferi insana ayrı bir huzur veriyor. Aynı zamanda çok tanıdık bir his uyandırıyor. Kendinizi daha önce izlemiş olduğunuz bir dönem filminde falan hissediyorsunuz. Manastırın dış cephesi Mağribi esaretinden kurtulmuş hristiyanların zincirleri ile kaplı. Girişi 4 euro.

Sırada Iglesia de Santa Maria la Blanca (Santa Maria La Blanca Sinagogu) var. Burası 12. yy’da İspanyol-Arap mimarisinin bir karışımı olan Mudejar tarzında yapılmış bir sinagog. 15. yy’da kiliseye dönüştürülmüş, daha sonrasında ise atölye, mağaza, sığınak ve kışla olarak kullanılmış. Daha önce hiç sinagog görmediğimden özellikle buraya girmek istedim. Tabii Toledo Katedralinden çıkıp da minik bir sinagog’a girmek boşluk içinde yüzmek gibi geliyor insana. İçerisi acayip sade. Ancak sütunların arasında bulunan at nalı şeklindeki kemerlerin işlemeleri gerçekten çok güzel. Giriş ücreti 3 euro

Dönüş yolunu Calle del Comercio üzerinden yaptık. Avrupa’nın hemen her turistik şehrinde bulunan birbirinden güzel hediyelik eşya mağazalarının, butiklerin ve cafelerin sıralandığı caddenin Toledo versiyonu burası. Gezmesi çok keyifli bir cadde. Buradan son durağımız olan 14. yy yapımı San Martin Köprüsü ile Toledo’ya veda ediyoruz. 

Yukarıdakileri kısaca özetleyecek olursam;

  • Toledo Madrid’den kolayca ulaşım sağlayarak günübirlik gezip geri dönebileceğiniz çok güzel bir orta çağ şehri.
  • Şehir oldukça yokuşlu, yürümesi zor. Ancak bazı noktalarda Remonte Peatonal adı verilen yürüyen merdiven sistemini kullanabiliyorsunuz.
  • Şehiriçi ulaşımda otobüsler mevcut ancak ziyaretçiler bu şehirde daha çok Hop on&Hop off ları tercih ediyorlar.
  • Toledo’da en çok ziyaret edilen 7 yere ücretsiz giriş sağlayan turist bilekliklerinden almak mantıklı olabilir.
  • Şehirde hediyelik olarak Don Kişot bibloları, çelik hançerler, kılıçlar ve badem ezmesinden yapılan mazapan çok ünlü.
  • Son olarak Madrid gezi yazımı okumak için buraya tıklamanız yeterli 😛 Bir sonraki yazımda görüşmek üzere…

Yorum bırakın