
Stockholm’ü anlatmaya başlamadan önce İskandinavya gezimizin Norveç ayağını anlattığım Oslo ve Bergen-Fiyortlar gezi yazılarımı okumanızı tavsiye ederim.
Stockholm’ün konu edildiği bir yazı okuyacaksanız illa ki Stockholm Sendromu’na atıfta bulunan bir giriş cümlesi ile karşılaşacaksınız, kaçış yok. Sanırım başka türlü bir başlangıç yapanı Stockholm’e almıyorlar. Ben de geleneği bozmuyorum o zaman. Hazırsanız klişeleşmiş cümle geliyor; Kendinden çok sendromu ile ünlü olan şehir; Stockholm… Evet bu yazımda sizi İskandinavya’nın bir diğer güzel başkenti Stockholm’e götürüyorum. Aslında bu seyahati ilk planladığımızda hesapta Stockholm yoktu, sadece Oslo, Bergen ve meşhur Fiyortları içeren geniş bir Norveç gezisi yapıp dönmek niyetindeydik. Ancak oraya kadar gitmişken Stockholm’e uğramamak içimize sinmedi açıkçası ve son anda 24 saatlik de olsa kısa bir Stockholm turunu planlarımıza dahil ettik. Dediğim gibi oraya kadar gitmişken Stockholm’ü görmemek yazık olurdu ancak şunu da kabul etmek gerek ki Stockholm 24 saatten çok daha fazlasını hakeden bir şehir. Bizim gibi fazla vakti olmayanlara, 1 günde Stockholm’ün gezilmesi gereken ana noktalarını anlatacağım bir yazı hazırladım sizlere.

İsveç’in başkenti Stockholm, az önce de bahsettiğim gibi sendromundan ötürü ismine aşina olduğumuz bir şehir zaten. Günümüzün en ünlü dizilerinden biri olan La Casa De Papel dizisindeki Stockholm karakteri de (yeri gelmişken belirtmek isterim ki ben sonuna kadar Nairobi’ciyim) bu ismin iyice beynimize kazınmasına neden oldu. H&M, Elektrolux, IKEA, Skype, bir zamanların efsanesi Ericsson, sağlamlığı ile ünlü Volvo ve benim vazgeçilmezim olan Spotify hayatımızda yer etmiş olan en ünlü İsveç markalarından.

Stockholm İsveç’in hem başkenti hem de en büyük şehri. Ayrıca ülkenin kültür, siyaset, medya ve ekonomi merkezi. Zaten hepi topu 10 milyon olan İsveç nüfusunun 2 milyonu bu şehirde yaşıyor. Stockholm, Baltık Denizi ile Malaren Gölü arasında, ana kara dışında 14 ada üzerine kurulu bir şehir. Avrupa’da görebileceğiniz en düzenli ve en yeşil şehirlerden biri. Şehrin her yeri göl ve bahçe. Üstelik bu bahçeler içi betonla doldurulmuş, cetvelle çizilmiş gibi garip peyzajların yapıldığı doğal olmayan bahçeler de değil, bildiğiniz orman. Aynı Oslo’daki gibi buranın halkı da sanki her biri kraliyet ailesi mensubuymuş gibi, olabildiğince bakımlı, düzgün fizikli, şık ve medeni. İskandinav halkı hakikaten de Avrupa’nın geri kalanına göre daha asil duruyor. Biraz soğuklar ama yardım istediğinizde de nezaket çerçevesinde ellerinden geleni yapıyorlar. Orada yaşamak nasıldır bilmiyorum ama bir turist olarak uzaktan bakıldığında huzursuzluk, kavga, gürültü bu şehre hiç uğramamış gibi geliyor insana. Herkeste bir dinginlik, bir sakinlik… İnsanı kıskandıran bir tarafı var bu şehrin. Tabi bunda insanların ekonomik durumlarının çok iyi olmasının da büyük etkisi var. İsveç Dünya’nın refah seviyesi en yüksek ülkelerinden biri. Tabii ki sakin ve mutlu olacaklar..

İsveç’te resmi dil İsveççe. Tek kelimesini bile anlamayacağımız kargacık burgacık bir dil kendisi. Ama bu bir sorun teşkil ediyor mu? Tabii ki hayır. Çünkü hemen herkes gayet güzel bir şekilde ingilizce konuşabiliyor. İsveç dil konusunda sorun yaşamayacağınız bir ülke.

İsveç’in para birimi SEK yani İsveç Kronu. Stockholm’ün pahalı bir şehir olduğunu söylememe gerek bile yoktur sanırım. İskandinavya’nın dillere destan pahalılığından fazlası ile nasibini almış bir şehir. Zaten pahalı olan İskandinav şehirleri bizim için daha da pahalı maalesef. Size iyi bir haber vereyim de küçük bir teselli olsun bari. Stockholm’de musluk suları içilebiliyor. İçinizden ‘bu mu iyi haber??’ diyorsunuz biliyorum ama bu kadar pahalı bir şehirde her susadığınızda su alıp içmek de büyük maliyet oluşturuyor. Bunun yerine yanınızda termosunuzu götürürseniz otelden çıkmadan musluktan ya da sokaklarda gördüğünüz çeşmelerden suyunuzu doldurup içebilirsiniz. Çok büyük tüyo verdim, hadi yine iyisiniz..
Sokaktaki küçücük bir WC’den köşebaşındaki minik bir büfeye kadar her yerde kredi kartı kullanılan Stockholm’de yanınızda çok fazla nakit bulundurmanıza gerek yok. Hatta kredi kartı olayı öyle bir noktaya gelmiş ki çoğu yer nakit para kabul etmiyor, sadece kartla çalışıyor. Bu nedenle acil durumlar için yanınızda az miktarda SEK bulundurmanız yeterli.

Stockholm’e ne zaman gidilir??
Stockholm sadece İsveç’te değil İskandinav ülkeleri içerisinde de en çok ziyaret edilen şehir. Her yıl yaklaşık 1 milyon turist alıyor. Ancak Dünya’nın en kuzeyindeki başkentlerden biri olan Stockholm’ü ziyaret edeceğiniz tarih çok büyük önem arz ediyor. Eğer Stockholm’e gitmek için kış aylarını tercih ederseniz hem erkenden hava karardığı için gün ışığından çok az faydalanmış olursunuz hem de daha önce hiç bir yerde görmediğiniz çetin bir soğukla karşı karşıya kalırsınız. Bu nedenle özel bir sebebiniz yoksa kış aylarında buralara gelmenin hiç bir mantığı yok. Yine ilkbahar-sonbahar ayları da Stockholm’de soğuk geçebiliyor. En ideali hava sıcaklığının ortalama 20-21 derecelerde seyrettiği Haziran-Temmuz-Ağustos gibi yaz ayları. Yazın 18 saati bulan gündüz süreleri de bir diğer avantajı. Tabi bu aylarda şehirde turist yoğunluğu pik yapıyor ama biz en cafcaflı zamanında Roma’ya Paris’e gitmişiz, Stockholm’deki yoğunluk bunların yanında ne ki. Son olarak küçük bir uyarı; yazın ortasında da gitseniz gezerken yanınızda hırka ya da mont bulundurmayı unutmayın, kuzeyin ne yapacağı belli olmaz..

Stockholm Card ya da Stockholm Pass
Turistlere yönelik çeşitli ayrıcalıklar sağlayan Stockholm Card’dan bahsetmek istiyorum biraz. Stockholm Pass, 60’ın üzerinde atraksiyon ve müzeye ücretsiz katılım sağlayabileceğiniz bir aktivite kartı. Stockholm Boat Tour, Vasa Müzesi, panoramik şehir turu, Hop on-hop off bus, Gröna Lund Tivoli, Kraliyet Sarayı, Skyview, Viking Müzesi ve daha bir çok aktivite bu karta dahil. Hepsini incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz. Bunların bir çoğu Stockholm’de mutlaka yapılması gereken şeyler. Ancak az önce de dediğim gibi bu kart sadece belirlenen aktivasyonlara ücretsiz katılım hakkı sağlıyor, ulaşımda bu kartı kullanamıyorsunuz. (Ulaşımda kullanabileceğiniz SL Card’dan şehir içi ulaşım bölümünde bahsedeceğim) Stockholm Pass’ın 1,2,3 ve 5 günlük seçenekleri var. Ücretleri ise şöyle;
1 günlük 999 SEK, 2 günlük 1349 SEK, 3 günlük 1629 SEK ve 5 günlük 2089 SEK. Kartı ilk kullandığınız anda süresi başlıyor. Peki almaya değer mi? Bir kere bu kart ulaşımda geçerli değil. Evet kart bünyesinde bir çok aktivite ve müze girişi mevcut ancak burada şunun hesabını yapmak gerekiyor; Stockholm’de kaç gününüz var, kaç müzeye giriş yapacaksınız? Eğer çok fazla müze gezeceğim diyorsanız evet o zaman bu kartı almak mantıklı olabilir. Ancak bizim gibi zamanınız kısıtlıysa, ancak 3-4 müzeye vakit ayırabilecekseniz almaya çok da gerek yok.

Konaklama
Biz Stockholm için sadece 24 saat ayırabildik ama daha önce de söylediğim gibi aslında 2-2,5 günü hakeden bir şehir. Bu şehirde konaklamanın hayli pahalı olduğunu söylememe gerek bile yoktur sanırım. Aşağıdaki haritada Stockholm’ün bazı bölgelerini görüyorsunuz.

- Gamla Stan; Stockholm’ün ‘Eski Şehir’ i yani ‘Old Town’ ı. İstanbul üzerinden benzetme yapacak olursak şehrin Sultanahmet’i diyebiliriz. Burası Stockholm’ün kalbi olduğundan şehirdeki en yüksek otel fiyatları bu bölgede bulunuyor. Stortorget Meydanı, Kraliyet Sarayı, Stockholm Katedrali, Nobel Müzesi gibi Stockholm’de mutlaka görülmesi gereken tarihi ve turistik yerler Gamla Stan’da bulunduğundan konaklama için en ideal yer ancak diğer bölgelere göre daha pahalı ve de daha kalabalık.
- Biz bu bölgedeki Old Town Lodge’da konakladık. Otel Gamla Stan’ın tam ortasında saydığım turistik noktalara 5 dakikalık yürüyüş mesafesindeydi. Otelin tek dezavantajı ortak tuvalet banyo kullanımının olmasıydı. Ama o da sorun yaratmadı açıkçası. Sonuç olarak tavsiye edebileceğim bir oteldi.

- Norrmalm; Gamla Stan’ın kuzeyinde yer alıyor. Burası da Stockholm’ün ‘Yeni Şehir’ kısmı. Şehrin iş ve finans merkezi. Ayrıca Merkez Tren İstasyonu ve Şehirlerarası Otobüs Terminali’ni bulundurması sebebi ile ulaşımın da merkezi. Havaalanından ister metro iserseniz de otobüs ile ulaşmayı tercih ettiğinizde merkez istasyonlar burada olduğu için şehir merkezinde ilk ayak basacağınız yer Norrmalm olacak. Şehrin en büyük AVM’si ve en ünlü alışveriş sokağı Drottninggatan Caddesi de yine bu bölgede bulunuyor. Hem ulaşım kolaylığı sağlaması hem de Gamla Stan’a göre daha ucuz konaklama seçenekleri sunması nedeniyle tercih edebileceğiniz bir bölge olabilir.
- Östermalm; şehrin zenginlerinin yaşadığı elit bölgesi. Haliyle şehrin en lüks en pahalı mekanları da burada bulunuyor. Lüks ve manzarası güzel otel tercih etmek isteyenler için Östermalm iyi bir seçenek.
- Södermalm; Gamla Stan’ın güneyinde bulunuyor. Burası da Stockholm’ün daha çok gençlere hitap eden tarz bölgesi. Vintage dükkanlar, tarz cafe ve barlar, eğlenceli gece hayatı ile tercih edilebilir bir seçenek sunuyor. Ayrıca ünlü Fotografiska Müzesi de dahil 50’den fazla müze bulunuyor.
Bu kadar lafın sonunda konaklama konusunda şu tavsiyeyi vermek istiyorum; eğer maliyet sıkıntı oluşturmayacaksa konaklama için Gamla Stan en ideal bölge. Ancak fiyatlar size fazla gelirse rahat ulaşımı ve uygun fiyatları ile Norrmalm ikinci tercihiniz olmalı.

Havaalanı-Merkez Ulaşımı
Stockholm’de 4 adet havalimanı var. Türkiye’den direkt uçuşlar genellikle Stockholm’ün 40 km kuzeyindeki Arlanda Havalimanı’na oluyor. Havalimanından merkeze ulaşım oldukça kolay. Seçeneklerimiz ise şunlar;
- Tren: Merkeze ulaşımda iki farklı tren tercihiniz bulunuyor; hızlı tren Arlanda Express ve Banliyö Treni. Arlanda Express ile non stop 18 dakikada Stockholm Central Station dasınız. Bu trenler 7/24 hizmet eder ve her 15-20 dk da bir hareket eder. Bilet fiyatı tek yön 340 SEK yani yaklaşık 30 Euro. Tren biletlerini havaalanındaki information desk lerden, self servis makinelerden ya da online olarak Arlanda Express web sitesinden alabilirsiniz (tabii ki buraya tıklayarak). Eğer grup şeklinde ziyaret ediyorsanız daha ekonomik olan grup bilet seçenekleri de mevcut. Şehir merkezine ulaşmanın en hızlı yolu budur ancak pahalı bir seçenektir de aynı zamanda. Eğer zamanla yarışmıyorsanız çok tercih edilesi değil bence. Arlanda Express hızlı treninin yanı sıra Stockholm Central Station’a yaklaşık 40 dakikada varan ancak daha ekonomik olan banliyö trenleri de var. Bu trenin bilet fiyatı ise tek yön 218 SEK yani yaklaşık 20 Euro.
- Otobüs: Havaalanı-merkez ulaşımında en ekonomik ve en çok tercih edilen seçenek budur. Hemen hemen tüm otobüsler Terminal 2 ve Terminal 4’ten kalkıyor. Bir çok otobüs firması var ancak en çok tercih edilen Flixbus. Merkeze yolculuklar genellikle 45 dk sürer, bilet ücreti ise 119 SEK yani yaklaşık 10 Eurodur. Biletlerinizi otobüs duraklarından, self-servis makinelerinden ya da web sitelerinden alabilirsiniz. Flixbus’a rezervasyon yaptırmak için buraya tıklayabilirsiniz.

Bunların dışında benim param çok diyorsanız taksi, özel araç kiralama gibi seçenekler de mevcut.

Şehir içi Ulaşım ve Travelcard
Stockholm toplu taşıma açısından oldukça gelişmiş, sıkıntı yaşamayacağınız bir şehir. Metro, tramvay, tren, otobüs gibi bir çok seçeneğiniz var. Toplu taşımada tek kullanımlık biletler ya da (eğer toplu taşımayı çokça kullanacaksanız) 24 saat, 72 saat, 7 gün geçerli seçenekler sunan Travelcard alabilirsiniz. Tek yön tek kullanımlık bilet fiyatı 45 SEK(4 euro). Tüm toplu taşıma araçlarında kullanabileceğiniz 24 saatlik Travelcard 175 SEK (15 euro), 72 saatlik Travelcard ise 350 SEK (30 euro), 7 günlük Travelcard ise 455 SEK(40 euro). Eğer daha uzun süre kalacaksanız ekstra 20 SEK verip SL-Access Card satın alabilirsiniz. Bu karta bittikçe para yükleyip kullanabiliyorsunuz. (Web sitesi için buraya tıklayabilirsiniz)

Eğer sizi engelleyen bir durum yoksa şehiriçi ulaşımın en güzel yolu yürümek. Stockholm çok büyük bir şehir olmadığından şehri rahatlıkla yürüyerek keşfedebilirsiniz. Hava da güzelse adacıklar arası yürüyüş yapmak gerçekten çok zevkli oluyor. Ama biz diğer seçenekleri de sayalım.
- Bisiklet; Diğer Avrupa ülkeleri gibi Stockholm’de de en eğlenceli seçeneklerden biri. Zaten şehir trafiği ve kuralları bisiklet kullanımı için çok uygun. Bisiklet kiralamak için şehirde birçok firma mevcut.
- Metro; Tunnelbana olarak adlandırılıyor ve ’T’ harfi ile gösteriliyor. Yeşil, mavi ve kırmızı olmak üzere 3 hattan oluşuyor. Bu şehirde metro istasyonuna gidip görmek için seyahat etmek dışında bir sebebiniz daha var. Her bir istasyon bir sanat galerisi adeta. Stockholm’deki metro istasyonları 150’den fazla sanatçı tarafından resimler, heykeller, mozaikler ve kabartmalarla süslenmiş. Görülmeye değer gerçekten de.
- Otobüs; şehiriçi ulaşımın diğer bir yolu. 69 numaralı otobüs Stockholm’ün turistik yerlerine seyahat ediyor.
- Tramway, feribot, taksi ise diğer ulaşım seçenekleri arasında.

Gezilecek Yerler

Daha önce de dediğim gibi Stockholm en az 2-2,5 günlük süreyi hakeden bir şehir ama ben 24 saate sığdırdığımız kadarını size anlatacağım.
Stockholm turumuzda toplu taşıma kullanmayı düşünmediğimizden enerjimiz yüksekken tersten başlayalım dedik. Yani otelimizin bulunduğu Gamla Stan bölgesini en sona bırakıp Djurgarden Adası’ndan gezmeye başladık. Djurgarden turistler açısından önemli; The Vasa Museum, ABBA Museum, Tivoli Gröna Lund, Nordic Museum, Skansen gibi önemli yapılar bu adada bulunuyor.

Djurgarden adasında ilk durağımız Vasa Müzesi oldu. Vasa, sadece İsveç’in değil tüm İskandinavya’nın en ünlü ve en çok ziyaretçi alan müzesi. Bu müzede Vasa adlı devasa savaş gemisi, geminin hikayesi, sular altından çıkarılışı, restorasyonu ve o dönemin günlük yaşantısı sergileniyor. Geminin hikayesi ise oldukça trajik. İsveç Polonya ile 30 yıl savaşlarındayken İsveç Kralı II. Gustav Adolf, İsveç’in gücünü ve ihtişamını dünyaya göstermesi için devasa bir savaş gemisi yapılmasını istemiş. Yüzlerce kişi iki yıl boyunca çalışarak gerçekten de dönemin en büyük ve en ihtişamlı gemisini yapmışlar. İçini de tonlarca silahla doldurup limana indirmişler. Fakat gelin görün ki gemi demir aldıktan 15-20 dk sonra henüz limandan çıkmışken şiddetli bir rüzgara yenik düşüp batmış. Gemi istenildiği gibi büyük ve ihtişamlı yapılmış ancak haddinden fazla ağır silahla yüklenmiş. Bir de üstüne rüzgarı yiyince yan yatıp su almaya başlamış. Gurur kaynağı olması planlanan gemi tam tersine büyük bir utanç kaynağı olmuş. Hatta öyle ki 333 yıl boyunca kimse gemiyi aramamış bile. 1956 yılında Anders Franzén yoğun uğraşlar sonucunda batık Vasa’yı bulmuş. Sonrasında müzede de videolarla detaylıca anlatılan kurtarma süreci başlamış. Ve sonuç olarak Vasa Gemisi günümüze en iyi korunmuş 17. yy gemisi olarak gelmeyi başarmış. Gemi 300 yıl su altında durmasına rağmen Baltık denizinin sıcaklık ve tuz oranı nedeniyle tahrip olmamış. Geminin %98’i özgün parçalardan oluşuyor. Daha detaylı bilgi için Vasa Museum’un Türkçe dil seçeneği de bulunan web sitesine buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz. Müzenin girişi 220 SEK, yani 20 Euro.
Vasa Museum en az 1-1.5 saatinizi ayırmanız gereken harika bir müze. Stockholm’de asla atlanmayacak noktalardan biri.



Bir zamanların efsane pop grubu ABBA’yı sever misiniz?? Birkaç yıl önce Cher ABBA grubunun en sevilen şarkılarını ‘Dancing Queen’ adlı albümünde yeniden yorumladı. Stockholm’e kadar gitmişken de sevdiğim bu grubun müzesine gitmemek olmazdı elbette. Vasa Müzesi’nden 10 dk lık yürüme mesafesinde olan ABBA The Museum İsveç’in gelmiş geçmiş en ünlü grubu olan ABBA’nın plakları, ödülleri, orijinal kıyafetleri ve gruba ait hatıra eşyaların sergilendiği bir müze. Liverpool’daki The Beatles Müzesi’nden ilham alınarak 2013 yılında kurulmuş. Aslında ben müzeye değil de daha çok büyük hardrock cafelere benzettim . Ayrıca müzenin interaktif bir kısmı da bulunuyor. Nostalji sevenler için güzel ve eğlenceli bir yerdi. Müzenin girişi 299 SEK yani 20 Euro. Bence fiyatı yüksek. Eğer Stockholm’de fazlaca vaktiniz varsa, ABBA grubuna özel ilginiz varsa uğrayabileceğiniz bir yer. Öyle kısıtlı zamanda koştur koştur gelinecek bir yer değil açıkçası.


Djurgarden’deki son durağımız Gröna Lund Tivoli. Aslında tam olarak buraya gittik denilmez çünkü tüm günümüzü alacağını düşündüğümüzden içine girmedik, şöyle bir yanını yöresini gezdik diyelim. Bu eğlence parkı James Schultheiss tarafından 1883 yılında kurulmuş. Klasik lunapark aktivitelerinin yanında konserler ve başka etkinlikler de olabiliyormuş. Hava şartlarından dolayı lunapark Mart-Nisan aylarında açılıp Eylül ayında kapanıyor. Lunaparkın girişi 120 SEK yani 10 euro.

Djurgarden’daki müzeleri bitirdikten sonra Stockholm denince akla gelen Eski Şehir bölgesi Gamla Stan’a doğru yürüyoruz. Dönüş yolunda karşımıza yine Djurgarden’da bulunan Nordiska Müzesi çıkıyor. Bizim vaktimiz olmadığından gezemedik ama İsveç’te aklımda kalan yerlerden biri oldu. Burası geçmişten günümüze İsveç’in farklı yaşam tarzlarını gösteren bir müze. yeterli vaktiniz varsa burayı atlamayın.

Ve sonunda meşhur Gamla Stan‘a geldik. Bizim burayı en sonra bıraktığımıza bakmayın. Aslında turistik açıdan Stockholm’ün en önemli yeri. Zaten bunu pik yapmış turist yoğunluğundan da anlayabiliyorsunuz. Avrupa’nın geri kalanı gibi Stockholm’ün de insanı sinir edecek derecede iyi korunmuş bir Oldtown bölgesi bulunuyor, Gamla Stan. Stockholm şehrinin 1252’de kurulmuş olduğu yer. Az önce de dediğim gibi Avrupa’nın en iyi korunmuş Eski Şehirlerinden biri. Gamla Stan tamamen yürüyerek gezmeniz gereken minicik bir ada. Eğer isterseniz bu ada için bazı firmaların düzenlediği ücretsiz yürüyüş turları mevcut. Bu turlar minimum 5 kişinin olduğu küçük gruplar ile yapılıyor ve 1,5- 2 saat kadar sürüyor. Gamla Stan’ın tarihi hakkında güzel bilgiler ediniyorsunuz. Turlar ücretsiz ancak tur bitiminde birkaç euro bahşiş bekliyorlar sizden. Bu işi yapan özellikle 2 firma var. Daha detaylı inceleme ve rezervasyon için linklerini buraya bırakıyorum. (Nordic Freedom Tours ve Free Tour Stockholm)

Gamla Stan daracık sokaklarının tek tek gezilmesi gereken çok keyifli bir yer. Zaten muhtemelen öyle de yapacaksınız. Gördüğünüz her cafede oturup her dükkanı gezip her hediyelikçiden bir şeyler almak isteyeceksiniz. Sonra Avrupa’nın en pahalı şehirlerinden birinde gariban bir turist olduğunuzu hatırlayacaksınız ama olsun. Yine de burası insanda güzel bir his bırakıyor.

Gamla Stan’ın da daha fazla önem arzeden yerleri var tabii ki. Bir kere Gamla Stan’ın gezmesi çok zevkli Vasterlanggatan ve Österlanggatan olmak üzere iki ana caddesi var. Buralar birbirinden güzel cafe, restaurant ve dükkanlara ev sahipliği yapıyor. Bir diğer önemli nokta Stortorget Meydanı. 1520 yılında Danimarka Kralı II. Christian’ın emriyle Stockholm Katliamının yapıldığı bu meydan günümüzde hiç bir zaman turistin eksik olmadığı, gece gündüz hareketli bir yer. Meydanın ortasında suyunun içilebileceği bir çeşme var. Bir turist inanışına göre buradan su içerseniz tekrardan Stokholm’e gelirmişsiniz. Biz Stockholm gibi bir yerde beleş su bulunca hemen çeşmeye yapışıp doya doya içtik, termosumuza da bolca doldurduk. Yani bu söylenti doğruysa bizim Stockholm’den hiç çıkmamamız gerekiyor.



Meydanın bir tarafında Nobel Müzesi bulunuyor. Hepimizin bildiği gibi Nobel Ödülü belki de dünyanın en prestijli ödülü. Her yıl bilim, edebiyat ve başka alanlarda veriliyor. Bu ödüllerden sadece Nobel Barış Ödülü Oslo’da verilirken geri kalan ödüller Stockholm Belediye Binasında sahiplerini buluyor. Stortget Meydanı’nda bulunan Nobel Müzesi ise Alfred Nobel’e ait eşyaların bulunduğu, ilk Nobel Ödülü’nü alan kişilerin icatlarının sergilendiği bir müze. Girişi 140 SEK yani 12 euro.

Gamla Stan’daki önemli yerlerden bir diğeri de Kraliyet Sarayı (Kungliga Slottet). Burası aslında ‘Tre Kronor’ isimli kalenin 1697 yılında yanması ile aynı alana italyan barok tarzında inşa edilmiş bir saray. Sarayın tam olarak bitmesi 63 yıl sürmüş. 1430 odası bulunan bu devasa sarayın sadece 660 ında cam bulunuyor. Günümüzde İsveç Kraliyet ailesinin ikamet yeri olarak kullanılıyor. Ayrıca içerisinde 5 farklı müze alanı yer alıyor. Saraydaki askerilerin geçit töreni ve nöbet değişimleri de oldukça turistik ancak bizim ilgimizi hiç çekmeyen aktivitelerden. Buckingham Sarayı’nda iki saat beklediğimiz gereksiz nöbet değişimi ritüelinden sonra bu etkinliklere oldukça mesafeli bakıyoruz. Sarayın girişi 200 SEK yani 17.50 euro.


Evet Stockholm’deki 24 saatlik hızlandırılmış turumuz bu şekilde. Umarım faydalı bir yazı olmuştur. Ve umarım şu pandemi bir an önce biter de yine eskisi gibi rahat seyahat edebileceğimiz günlere dönebiliriz. Başka bir yazıda görüşmek üzere hoşçakalın..
İskandinavya gezimizin diğer bölümü olan Oslo ve Bergen, Fiyortlar yazılarımı üzerlerine tıklayarak okuyabilirsiniz.
