
Dünya’nın en fazla turist çeken ülkelerinden olan İtalya’nın yine en fazla turist çeken rotası Roma-Floransa-Venedik üçlüsünden Roma ve Venedik gezi yazılarımı daha önce sizlerle paylaşmıştım. Şimdi de Floransa’yı sizlerle paylaşarak klasik üçlüyü tamamlama niyetiyle karşınızdayım.
Az önce bahsettiğim klasik üçlü biz Türklerin de en sevdiği rotalardan. Bir çok insan yurtdışı deneyimine bu şehirlerle başlıyor. Zaten sanal ortamda da Roma, Floransa ve Venedikle ilgili çok sayıda seyahat rehberi mevcut. Buraları bir de benim kalemimden okuyun istedim, bakalım beğenecek misiniz?? (Floransa’nın yanında Roma ve Venedik yazılarımı da okumayı unutmayın lütfen)

Bildiğiniz gibi İtalya 20 bölgeden oluşuyor. Daha önce Roma için Lazio, Venedik için Veneto bölgesine gitmiştik. Bu sefer Floransa için Toskana bölgesine gidiyoruz.

Türkçesi Floransa, ingilizcesi Florence, İtalyancası Firenze…
Floransa şaraplarıyla ünlü Toskana bölgesinin başkentidir. Tarihi çok eskilere dayanan bir şehir, M.Ö. 59 yılında Arno Nehri çevresinde kurulmuş. Floransa deyince akla gelen ilk şey tabii ki sanat. UNESCO’ya göre Dünya’daki sanat hazinelerinin neredeyse 1/3’ü Floransa’da bulunuyormuş. Bu kadar sanat eserini bulundurması da gayet doğal çünkü Floransa rönesansa başkentlik etmiş bir şehir. Düşünsenize şu an oturup kahvenizi yudumladığınız güzel bir sokaktan daha önce Leonardolar, Michelangelolar, Botticelliler geçmiş. Bir yerlerde Floransa ile ilgili; ‘şehirde sanat yok, şehrin kendisi sanat zaten’ diye bir şey okumuştum. Durum aynen de böyle. Sanat bu şehrin her milimine işlemiş sanki..

Floransa bu kadar güzel ve özel olunca gidip görmek isteyeni de çok oluyor haliyle. Bu şehir her yıl 10 milyondan fazla turist ağırlıyor. Venedik’te olduğu gibi Floransa’da da yerel halk bu durumdan hayli şikayetçi. En son Floransa’ya belli bir sayının üzerinde turist alınmaması yönünde kampanyalar başlatılmıştı. Ancak son durum ne bilmiyorum. Şehir o kadar turistik ki her yerinden gruplar halinde insan fışkırıyor. Bir tabak spagettiye 30-40 euronun istendiği, turist kazıklamada daha ötesini hala daha görmediğim Venedik kadar olmasa bile Floransa da pahalı bir şehir.
Roma’ya gitmeden önce, oturduğunuz yerden kısa bir Roma turu yapmak için Dan Brown’ın Melekler ve Şeytanlar isimli kitabını ve kitaptan uyarlanan filmi önermiştim. Floransa için de bir önerim olacak. Yine Dan Brown’ın İnferno (bizdeki ismi ile Cehennem) adlı kitabı ve Tom Hanks’in Prof. Langdon karakterini canlandırdığı Cehennem filmi gitmeden mutlaka tüketilecekler arasında. Kitapta geçen tüm sanat eserlerinin ve mekanlarının açıklamalı resimlerinin bulunduğu ansiklopedi gibi bir versiyonu da mevcut. Ancak bu kadar kocaman ve pahalı bir kitap almak istemiyorsanız size bir adres vereceğim. Bu adreste kitabın hangi sayfasından hangi sanat eseri geçiyorsa resimleri ile açıklamaları var. Ben kitabı okuduğum zaman bana bayağı yararı olmuştu. Buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz..

Floransa’ya ne zaman gidelim??
İtalya’ya genel olarak Akdeniz iklimi hakim olduğundan aslında yılın bütün dönemlerinde Floransa’ya gidebilirsiniz. Ancak Temmuzun öğlen sıcağında Uffizi Galerisi’ne girmek için önünüzdeki yüzlerce turisti beklemek gibi bir fanteziniz yoksa seyahatiniz için yaz mevsimini değil de en ideal zaman olan Nisan- Mayıs veya Eylül-Ekim aylarını tercih etmelisiniz. Gerçekten de hem hava sıcaklığı hem de şehirdeki turist yoğunluğu açısından en iyi zamanlar bunlar.

Floransa’da kaç gün kalalım??
Bence Floransa için 2 günlük süre yeterli. Ama şöyle bir durum var İstanbul’dan bu kadar turistik bir şehir olan Floransa’ya direkt uçuşu yok. Türkiye’den direkt uçuşun olduğu Bologna, Roma, Pisa, Milano gibi şehirlere inip oradan Floransa’ya geçmeniz gerekiyor. Bu da Floransa gezinize ikinci bir şehrin eklenmesini mantıklı kılıyor. Biz bu seyahatimizi Bologna-Floransa-Pisa olarak planladık. Artık sizin vaktiniz ne kadarına elveriyorsa bu geziyi; Roma-Floransa-Venedik, Floransa-Pisa, Floransa-Milano, Floransa-Venedik ve daha bir çok ihtimal doğrultusunda planlayabilirsiniz.
Roma-Floransa 270 km, trenle 1,5 saat,
Venedik-Floransa 250 km, trenle 2-2,5 saat
Pisa-Floransa 100 km, trenle 1 saat
Milano- Floransa 300 km, trenle 2 saat
Bologna-Floransa 100 km, trenle 1 saat
Floransa’ya yakın direkt uçuş ile ulaşabileceğiniz şehirleri ve trenle ulaşım sürelerini yazdım. Uçak ya da otobüs kullanarak da ulaşım sağlayabilirsiniz ancak tren en pratik yol olduğu için özellikle üzerinde durmak istedim.
İtalya’da hızlı tren seferleri düzenleyen iki firma var; devlete ait Trenitalia ve NTV firmasının hızlı treni Italo. Üzerlerine tıklayarak online olarak bilet alabilirsiniz. Bunun yanında istasyonlardaki gişelerden ve bilet otomatlarından da bilet alınabiliyor. Tabi trene binip inerken biletlerimizi makinelerde validate etmeyi unutmuyoruz.


Floransa’da ulaşım nasıl??
– Havaalanı- merkez ulaşımı; Daha önce de bahsettiğim gibi Floransa’ya Türkiye’den direkt uçuş yok. Çevre şehirlerden aktarma yapmak zorundasınız. Floransa Amerigo Vespucci Havalimanı, merkeze 5-6 km uzaklıkta. Merkez ulaşımınız için Busitalia yani Vola in Bus kullanabilirsiniz. Otobüs her 30 dakikada bir kalkıyor, tek yön bilet 6 euro, çift yön ise 10 euro. Floransa Santa Maria Novella tren istasyonunun hemen yanındaki son durağa non-stop olarak 20 dk da varıyor.
– Şehir içi ulaşım; Floransa gezerken toplu taşımaya çok ihtiyaç duymayacağınız bir şehir. Biz 2 gün içinde sadece bir kez taksi kullanmak zorunda kaldık ki hava o kadar rüzgarlı olmasaydı onu da kullanmazdık. Tarihi yerler birbirine yakın olduğundan yürümek öyle çok da yormuyor. Yok benim gıcıklığım tuttu yürümeyeceğim işte diyorsanız da otobüs ve tramway seçenekleriniz mevcut. Taksi de kullanabilirsiniz ama Avrupa için artık biraz lükse kaçıyor. O taksimetre her saniye pıt pıt atıyor sanki. Mecbur kalırsanız değerlendirebilirsiniz.

Floransa’da konaklama??
Tarihi bölgenin merkezi olan Duomo’nun çevresinde konaklamanız tabii ki tavsiyemiz. Biraz pahalı da olsa bu bölgedeki oteller hem tarihi yapılara hem de SMN tren istasyonuna yakın olduklarından rahat edersiniz. Biz Hotel Mia Cara’da konakladık, kahvaltı dahil 2 gece için 110 euro ödedik. Otelimiz istasyona ve Duomo’ya 5 dakikalık yürüme mesafesindeydi. Kullanmaya pek fırsat bulamasak da otelimizin küçük bir spa’sı vardı. Biz otelden memnun kaldık, öneriyoruz.


Firenze Card nedir??
Biz bu kartı alıp kullanmadık ama bahsetmekte fayda var. Firenze Card Floransa’daki 80 civarı müzeye ücretsiz ve hızlı giriş sağlayan turistlere yönelik hazırlanmış bir hizmet. Hızlı geçişin tek istisnası ise Duomo, burada bu özellik geçerli değil. Ama dediğim gibi geçerli olan diğer tüm müzelerde hızlı geçiş hakkına sahip oluyorsunuz ki bu Floransa gibi turistik bir şehirde oldukça önemli. Müzelere sadece bir kez girme hakkınız var. Öyle ‘bu müzenin tadı damağımda kaldı, girip bir tur daha atayım’ diyemiyorsunuz maalesef. 72 saat geçerli kartın fiyatı 85 euro. Bu ücretin üzerine 7 euro daha ödeyerek FrenzeCard+ da alabilirsiniz. Bu kartın özelliği ise limitsiz şehir içi ulaşımı ücretsiz kılması. Ama şunu baştan söyleyeyim bu karta havaalanı-merkez transportu dahil değil. Her iki kart da kullanmaya başladığınız andan itibaren 72 saat geçerli. FirenzeCard’ı buraya tıklayarak sitesinden online olarak alabileceğiniz gibi Floransa’daki birçok müzeden, turistik meydandan da alabilirsiniz. “Çok gerekli bir şey mi?” diye soracak olursanız bence değil. Şöyle ki; evet Floransa’da bir sürü harika müze var ama ünlü olan bir kaç tanesi dışında hepsini gezemiyorsunuz zaten. Bir de Floransa yürünerek gezilecek bir şehir olduğu için toplu taşımaya da ihtiyaç duyulmuyor. Ama bütün müzelere girip gezecekseniz, yaz ortasında turistin en yoğun zamanında gitmişseniz ya da ben yürüyemem kardeşim şehir içi ulaşımı kullanacağım diyorsanız; evet o zaman almak daha mantıklı olabilir.

Floransa’da yeme-içme??
İtalyan mutfağı hakkında söylenecek pek bir şey yok zaten. Benim gibi bu konuda sıkıntılı birine bile gözü kapalı her şeyi yiyip içebilme imkanı sağlıyor. Bu başlığı çok memnun kaldığımız bir restoranı sizlerle paylaşmak için açtım; La Buchetta Food&Wine Restaurant. Şimdiye kadar yurtdışında yediğim en iyi, en lezzetli yemekleri burada yedim diyebilirim. Bir kere ortam çok tatlı. Küçük ama sevimli, Avrupa’da olduğunuzu hissettirecek türden bir yer. Duvarlar şişe mantarları ile kaplanmış, girişte de koca koca kurutulmuş etler asılı. Verdiğiniz siparişin hazırlanışını duvara asılı ekrandan izleyebiliyorsunuz. Buranın etleri çok meşhur. Porsiyon olarak değil de kilo olarak getiriyorlar. Kişi sayısına göre büyüklüğünü belirleyebiliyorsunuz. Ama benim size ayrıca tavsiye etmek istediğim bir şey var; Angels and Devils Gnocchi. Çiçeklerle süslenmiş inanılmaz lezzetli bir şeydi. Son olarak Toscana bölgesinde olduğunuzu ve buranın şaraplarının çok ünlü olduğunu hatırlatır La Buchetta’yı denemenizi şiddetle tavsiye ederim.


Rönesans ve Medici Ailesi??
Gerçi hepimiz az çok rönesans hakkında bir şeyler biliyoruz ama bilgilerimizi tazelemek adına yine de kısaca bahsetmek istedim. Avrupa’da işler her zaman güllük gülistanlık olmamış. Tamamen cehalet ve bağnazlığın hakim olduğu karanlık bir dönem yaşanmış. Bu dönemde kilisenin halk üzerindeki baskısı o kadar yoğunmuş ki İncil dışında bir şey okumak veya dini temalar dışında bir şey resmetmek kiliseden aforoz edilmek için yeterli bir sebepmiş. Bu dönemde insanın hiç bir değeri yokmuş. Bir çok insan Engizisyon mahkemelerinde adaletsizce yargılanıp idam ediliyormuş. Bu kadar baskıcı bir dönemde insanlar ister istemez eski çağlara özlem duymaya başlamışlar. Antik Yunan ve Roma medeniyetlerine karşı ilgi artmış. Eski çağlarda yapılmış eserler, bilim ve felsefe araştırılmaya ve okutulmaya başlanmış. Hümanizm ön plana çıkmış. Dini otorite sarsılmaya başlamış. Birbirinden yetenekli sanatçılar yetişmeye başlamış. Leonardolar, Michelangelolar, Raffaellolar, Donatellolar hep bu dönemde yetişmiş. Rönesans İtalya’da başlayıp tüm Avrupa’ya yayılmış. İtalya içerisinde de Rönesans’ın merkezi Floransa haline gelmiş. İşte bu noktada devreye ünlü Medici Ailesi giriyor. Mediciler 14-17. yy lar arasında Floransa’da yaşamış oldukça güçlü ve etkin bir aile. Önceleri ticaret ile uğraşan aile daha sonra bankacılık yapmaya başlamış. Nasılsa parayı bulduk artık biraz da politikaya girelim demişler ve bu sayede güçlenmişler. Buradan sonrasında şehirden kovulmaya kadar varan bol entrikalı, inişli, çıkışlı bir süreç söz konusu. Doğruları yanlışları bir yana, şu bir gerçek ki; Medicilerin sanata inanılmaz katkıları olmuş. Sahip oldukları gücü ve parayı İtalya’nın ve Avrupa’nın dört bir yanından gelen sanatçıları,düşünürleri bünyelerinde toplamak, korumak ve finanse etmek için kullanmışlar. Üstelik sadece batılı değil doğudan gelenlere de dini inançlarına bakmaksızın destek vermişler. Bunun dışında Dünya’nın dört bir yanındaki sanat eserlerini Floransa’ya getirtmişler böylece çok geniş bir koleksiyon oluşturmuşlar. Yani anlayacağınız bugün ağzımız açık seyrettiğimiz o güzel Rönesans eserlerini biraz da bu aileye borçluyuz. Bu arada Rönesans olayını ilkokul seviyesinde anlattığımın farkındayım ama idare edin artık, sonuçta sanat tarihi dersinde değiliz.



Floransa’da gezilecek yerler??
En güzel yere geldik sonunda. Bu kadar genel bilgiden sonra artık bu güzel şehri keşfedebiliriz. Aslında Floransa’da çok fazla gezilecek yer var. Ancak bizim sadece şehrin ana yapılarını görecek kadar vaktimiz var maalesef. Bu amaç için de daha önce söylediğim gibi 2-2,5 günlük bir süre yeterli. Şehri neredeyse tamamen yürüyerek gezdik. Size bizim gezdiğimiz sıra ile anlatmaya başlıyorum.

1.Gün
Bologna’dan hızlı trenle geldik, otelimizi bulduk, yerleştik. Artık Floransa’ya hızlı bir giriş yapabiliriz. Gezmeye şehrin en ünlü yerinden, Piazza del Duomo yani Duomo Meydanı’ndan başlıyoruz. Avrupa’nın en sevdiğim yanı meydanları. Hemen her şehrin kendine has karakteristik bir meydanı var. Ama bence en güzel meydanlar İtalya’da bulunuyor. Şimdiye kadarki favorilerim olan Roma’daki Piazza Novana ve Venedik’teki San Marco Meydanı’na Floransa’nın Piazza Duomo’sunu da eklemiş bulunuyorum. Floransa’nın kalbi işte bu meydanda atıyor. Yerlisi, turisti, sokak sanatçısı, hediyelik eşya satıcısı kimi arasanız burada. Önemli yapıların bir çoğu Duomo Meydanı’nda bulunduğundan turistler başlangıç noktası olarak genelde burayı seçiyorlar. Peki burada bulunan önemli yapılar neler?? Şehrin sembolü olan Floransa Katedrali, Giotto’nun Çan Kulesi, Aziz Giovanni Vaftizhanesi ve Museo dell’Opera del Duomo bu meydanda bulunuyor. Ben en ünlülerini saydım ancak bu meydanda görülmeyi hakeden daha bir çok müze ve yapı var.



Duomo Meydanı’nın en önemli yapısı; Cattedrale di Santa Maria del Fiore yani Duomo yani Floransa Katedrali. Duomo tabiri İtalya’da daha önce de karşımıza çıkmıştı. İtalya’daki katedraller için kullanılan genel bir isim desek çok da yanlış olmaz. Floransa Katedrali Duomo Meydanı’nın büyük bir bölümünü kaplıyor. O kadar güzel, o kadar büyük ve o kadar ihtişamlı ki bir tabloymuş gibi karşısına geçip izlemek istiyorsunuz. Duomo’yu katedral, kubbe, vaftizhane, bodrum, müze ve çan kulesi gibi bölümleri olan bir kompleks gibi düşünebilirsiniz. Bunlardan sadece katedralin içini ücretsiz gezebiliyorsunuz. Geri kalan her yer için ayrı ayrı bilet almanız gerekiyor. Hepsini içeren full biletin fiyatı 30 euro. Bunun yanında farklı bilet seçenekleri de mevcut. Çok sıra beklememek için biletinizi gitmeden burayı tıklayarak alabilirsiniz.


Katedralin en meşhur yeri Dome denilen kubbesi. Kubbe Flippo Brunelleschi’ye ait. Kubbedeki freskler Dante’nin İlahi Komedya’sındaki Cehennem tabirinden esinlenilerek yapılmış. Aslına bakarsanız Katedrale girip başınızı kaldırdığınızda Kubbeyi görüyorsunuz. 463 basamakçık çıkmanın amacı ise Kubbedeki freskleri daha yakından görüp inceleyebilmek. Dome için online bilet alırken saatini de seçebiliyorsunuz. Rezerve ettiğiniz saatten yaklaşık 20 dakika önce güvenlik noktasında olmanız isteniyor. Özellikle yüksek sezonda buraların ana baba günü olduğunu unutmayın. Saat ayarlamanızı buna göre yapın.

Giotto Çan Kulesi 85 m yüksekliği ile harika bir Floransa manzarası sunuyor ama buna ulaşmak için 414 basamak gibi geçilmesi gereken zorlu bir aşama var. Ancak Floransa manzarası için ne bu kadar basamak çıkmaya ne de para vermeye gerek yok. Bedavaya çok daha güzelini izleyeceğiniz bir manzarayı yazımın ilerisinde sizinle paylaşacağım. Heyecanla bekleyin…

Bir diğer bölüm Katedralin hemen önündeki Battistero di San Giovanni yani Florence Baptistry yani Aziz John Vaftizhanesi. Bu vaftizhanenin özellikle Cennetin Kapıları adı verilen kapıları çok meşhur. Tarih boyunca birçok ünlü isim burada vaftiz edilmiş.



Az önce de söylediğim gibi, Duomo’nun bölümlerinin hepsini gezmek istemiyorsanız full bilet almak zorunda değilsiniz. Sadece gezeceğiniz bölümlerin biletlerini de alabilirsiniz. Yukarıda verdiğim linke tıklayarak bilet seçeneklerini inceleyebilirsiniz.
Duomo Meydanı’na akşam tekrar dönmek üzere veda edip Via dei Calzaiuoli’den yürüyerek Floransa’nın bir diğer önemli noktası Signoria Meydanı’na geçiyoruz. Via dei Calzaiuoli, Duomo Meydanı ile Signoria Meydanı’nı birbirine bağlayan oldukça tarihi, turistik ve yürümesi de hayli zevkli bir alışveriş caddesi. Gelelim Signoria Meydanına. Tarih boyunca, Duomo Meydanı şehrin dini merkezi, Signoria Meydanı ise siyasi ve sosyal merkezi olmuş. Önemli siyasi olaylar, protestolar, toplantılar hep bu meydanda gerçekleşmiş. Günümüzde ise Floransa’nın açık hava müzesi durumunda. Bir çok ünlü heykel burada sergileniyor. Bunların en ünlüsü de tabii ki Michelangelo’nun Davud heykeli. Daha önce Roma’da ve şimdiyse Floransa’da karşımıza çıkan erotik temalı buzdolabı magnetlerinin öznesi olan heykel kendisi. Evet İtalya’da her yerde gördüğünüz penis işte bu heykele ait. Yalnız heykel burada dedim diye hemen sevinçten havalara uçmayın. Koskoca Davud’u yedi yolun ortasına koyacak halleri yok tabii ki, sergilenen Davud, orijinalinin birebir kopyası. Ama üzülmeyin gerçek Davud da Floransa’da, Galleria Della Accademia’da bulunuyor.


Signoria Meydanı da Palazzo Vecchio, Loggia Dei Lanzi ve Uffizi Galerisi gibi çok önemli yapılara ev sahipliği yapıyor.
Meydanda, önünde Davud Heykeli bulunan saray Palazzo Vecchio. Aslında saray 1299 yılında yapıldığında ismi Palazzo Signoria imiş. Sonrasında ünlü Medici ailesi sarayı almış ve konut olarak 1550 yılına kadar kullanmış. Aile nehrin karşı tarafındaki Palazzo Pitti’ye taşınınca burası önemini kaybetmiş, adı da Eski Saray anlamına gelen Palazzo Vecchio olarak değişmiş( vecchio italyancada eski anlamına geliyor). Saray günümüzde önemli sanat eserlerinin sergilendiği bir müze olarak kullanılıyor. İçindeki eserler kadar Michelangelo, Vasari, Bronzino gibi ustaların elinin değdiği iç dekorasyonu da oldukça meşhur. İsterseniz sarayın kulesine de çıkabiliyorsunuz. Sarayın girişi 12,5 euro. Burayı tıklayarak biletinizi online alabilirsiniz.


Palazzo Vecchio’nun hemen karşısında meydana açık hava müzesi özelliği kazandıran Loggi Dei Lanzi (Loggia della Signoria) var. Burası 1376 yılında Orcagna tarafından tasarlanmış. Konsey üyesi soyluların meydandaki etkinlikleri izlemesi amacıyla yapılmış. Ancak daha sonra, I. Cosimo’nun sarayda yaşadığı dönemde nöbetçi binası olarak kullanılmış. Günümüzde ise birbirinden güzel eserler bulunuyor. Bunların en ünlüsü ise Persus Heykeli.

Bugünki son durağımız Uffizi Galerisi. Aslına bakarsanız Uffizi’yi bugüne dahil etmemiştik. Ancak normalde önünde uzun kuyruklar görmeyi beklediğimiz bilet gişesini bomboş görünce dayanamayıp girdik. Bizden sonra da gişe kapandı zaten. Şansımıza müzenin içi de çok sakindi, rahat rahat gezebildik. Floransa’da bir çok müze bulunmasına rağmen iki tanesi özellikle önem arzediyor; Uffizi Galerisi ve Galleria Della Accademia. Vaktiniz varsa ikisini de gezmenizi öneririm. Ama yeterince vaktim yok diyorsanız da en azından bir tanesini görmeye çalışın. Bizim de vaktimiz kısıtlı olduğundan ikisi arasından Uffizi’yi tercih ettik. Uffizi için Dünya’nın en geniş sanat koleksiyonuna sahip müzelerden biri desek yalan olmaz. Herşeyi tek tek inceleyerek hakkıyla gezmek isterseniz 1 tam gün bile yetmeyebilir. Hızlıca bir bakışla bile en az 2-3 saatinizi ayırmalısınız. Uffizi Müzesi, Vatikan Müzeleri ile birlikte İtalya’da en çok ziyaretçi alan müzeymiş. Dolayısıyla önündeki kalabalığı tahmin edebilirsiniz. İşte bu upuzun kuyrukta sıra beklememek için buraya tıklayarak biletinizi online olarak almalısınız. Uffizi Galerisi’nin giriş ücreti 12 euro. Ancak sıra beklememek için online rezervasyon yaptığınızda 4 euro fazladan ödemeniz gerekiyor ki, bence bu 4 eurodan kısmayın, sonuna kadar hakkını veren bir 4 euro çünkü. Bunun dışında Firenze Card’ınız varsa yine hızlı geçiş hakkına sahipsiniz. Son olarak da Uffizi’nin Pazartesi günleri kapalı olduğunu belirtmek istiyorum.




Vasari Koridoru‘nun ne olduğundan bahsedeyim biraz. Vasari Koridoru I. Cosimo’nun isteği ile 1565 yılında Vasari tarafından tasarlanmış. Koridor Palazzo Vecchio ile Palazzo Pitti (yani eski saray ile yeni saray) arasında bağlantı sağlıyor. Soyluların halkın arasına karışmadan iki saray arasında rahatça gidip gelebilmeleri amacıyla yaptırılmış.



2.Gün
Bugünün ilk durağı Floransa’yı ayaklarımızın altına serecek olan Michelangelo Tepesi(Piazzale Michelangelo). Şehir içi ulaşım kısmında da bahsetmiştim; Foransa’da toplu taşıma ya da taksiye ihtiyaç duyacağınız tek yer burası. Bana kalsa havanın güzel olduğu bir günde yürüyerek çıkmayı tercih ederdim ancak sabah inanılmaz rüzgarlı ve soğuk bir güne uyandığımızdan Michelangelo Tepesi’ ne taksiyle gitmek zorunda kaldık. Aslında otobüs kullanmak istemiştik ama sanırım otobüs saatlerinde o gün için bir karışıklık oldu çünkü durakta bayağı bir beklememize rağmen otobüs bir türlü gelmedi. Biz de paramıza minnet deyip taksiye bindik ama bu kararı alırken çok da fevri davranmamak gerektiğini anladım çünkü taksimetre gözümüzün önünde acımasızca attı durdu. O gün şansımıza trafik de biraz yoğundu. Bize biraz pahalıya mal oldu ama ne yapalım artık. Michelangelo Tepesi için SMN tren istasyonu önünden hareket eden 12 ve 13 no lu otobüsleri tercih edebilirsiniz. Benim size tavsiyem yürüyerek çıkıp inmeniz. Ama o kadar yokuş çıktıktan sonra günün geri kalanına yorgun devam etmek istemiyorsanız bizim gibi toplu taşıma ya da taksiyle çıkıp yürüyerek inin bence. Böylesi çok daha keyifli oluyor.
1869 yılında Floransalı mimar Giuseppe Poggi tarafından tasarlanan Michelangelo Tepesi Floransa’da asla atlamamanız gereken bir yer. Şahsen benim Floransa’da Duomo Meydanı’ndan sonra en beğendiğim yer oldu. Floransa’yı tepeden gören şehre tamamen hakim bir nokta. İnanılmaz güzel fotoğraflar çekebilirsiniz. Daha önce sizlere Floransa manzarasını bedavaya izleyeceğiniz bir yer söyleyeceğim demiştim. İşte o yer Michelangelo Tepesi. Vecchio Sarayı, Duomo’nun Çan Kulesi gibi yerlere para verip de manzara izleyeceğinize burada çok daha güzelini bedavaya izleyebilirsiniz. Üstelik giderken yanınızda içecek bir şeyler de götürüp bu olayı küçük bir şölene dönüştürebilirsiniz :p



Michelangelo Tepesi’nden yürüyerek Palazzo Pitti’ye geliyoruz. Palazzo Vecchio’yu anlatırken bu sarayın adı da geçmişti hatırlarsanız. Ünlü aile Mediciler’in yeni saray olarak Palazzo Pitti’ye taşındıklarını ve Palazzo Vecchio ile Palazzo Pitti’nin Vasari Koridoru ile birbirine bağlandığından bahsetmiştim. Aslında bu saray 1457 yılında Pitti ailesi için yapılmaya başlanmış ama yüksek maliyetinden dolayı tamamlanamadan Medici ailesine satılmış. Sarayın içerisinde farklı bölümler bulunuyor. Bunların hepsini içeren biletin fiyatı 10 euro. Bilet almak için burayı tıklayın. Boboli Bahçeleri için ise ayrı bilet gerekiyor ki bunun fiyatı da 6 euro. İkisini kombine ederseniz de 14 euro. Buraya tıklayarak online rezervayon yapabilirsiniz.

Yine yürüyerek Floransa’nın en önemli simgelerinden biri olan Ponte Vecchio’ya yani Vecchio Köprüsü’ne geçiyoruz. Floransa için Duomo neyse bu köprü de o. Arno nehrinin en dar yerine yapılan bu köprünün tarihi Roma İmparatorluğuna kadar gidiyor. Bir çok kez yangınlardan sellerden zarar görüp yeniden yapılmış. Son hali ise Neri di Fioravante tarafından 1345 yılında inşa edilmiş. Bir dedikoduya göre Adolf Hitler bu köprüyü o kadar çok sevmiş ki 2. Dünya Savaşında Floransa’da diğer köprüler yerle bir olurken ayakta kalan tek köprü burası olmuş. İlk zamanlar köprüdeki dükkanlarda demirciler, dericiler ve kasaplar bulunuyormuş. Ancak kötü koku ve gürültü nedeniyle 1500’lerin sonunda I. Ferdinand tarafından kapatılmışlar. Sonrasında dükkanlar yeniden inşa edilerek kuyumculara kiralanmış. Günümüzde de hala kuyumcular ve hediyelik eşya satan dükkanlar bulunuyor.



Ponte Vecchio’yu yürüyerek gezerek Floransa’nın sokaklarında geze geze Santa Maria Novella Bazilikası’na geçiyoruz. Floransa’nın ana istasyonu olan SMN istasyonunun hemen karşısında bulunuyor. 13. yy’da inşa edilen bazilika Floransa’nın ilk büyük dini yapısı ünvanını taşıyor. Giriş ücreti 7.5 euro.

Floransa’yı alt üst ettik, hem acıktık hem yorulduk. Floransa’daki son saatlerimizi Mercato Centrale ’de bir şeyler yiyerek geçirmek istiyoruz. Aslında burası aklınıza gelen her türlü yiyeceği bulabileceğiniz kocaman bir pazar. O kadar çok şey var ki kararsızlıktan bir şey yiyemiyorsunuz. Mutlaka uğranması gereken yerlerden. Mercato Centrale 08.00-00.00 arası açık.


Bizim Floransa gezimiz bu kadar. Floransa, ne kadar zaman ayırsanız da hep ‘keşke 1-2 gün daha fazla kalsaydım’ diyebileceğiniz şehirlerden. Benim 1 günüm daha olsaydı Galleria Della Accademia’ya gitmek, Uffizi’deki muhteşem manzaralı terasta kahve içmek ve o muhteşem Fiorentina bifteğinden bir kez daha yemek isterdim. Ama bunların dışında size anlattığım rota da Floransa için gayet yeterli. Siz yazımı okurken biz de yavaş yavaş Pisa için yola çıkalım. Görüşmek dileğiyle…

Teşekkürler, çok faydalı bir kaynak oldu bizim için. Gitmiş kadar olduk.
BeğenBeğen
Çok teşekkür ederim. Faydalı olduysam ne mutlu bana 😊
BeğenBeğen